Bu sayfada yeralan verilerin tamamı özgün içeriktir. Antrakt Sinema’dan izin almadan tamamı ya da parçası kopyalanamaz, kullanılamaz.

Kültigin Kağan Akbulut ve Ahmet Çadırcı.

Ahmet Çadırcı

Ahmet Çadırcı

Kültigin Kağan Akbulut ve Ahmet Çadırcı.

 

SÖYLEŞİ: Çocukluk öykülerinin ve aşklarının filmi: Biz Babasız Büyüdük

1999 yılında çektiği ilk uzun metrajlı kurmaca filmi Renkli Türkçe’den sonra kısa film ve belgesel çalışmaları yapan Ahmet Çadırcı, on dört yıl aradan sonra ikinci uzun metrajlı kurmaca filmi Biz Babasız Büyüdük’te çocukluk aşklarına odaklanıyor. Kırgız yazar Aşım Çakıpbekov’un üç öyküsünden uyarlanan film, hem bir dönemin çocukluk günlerine bakıyor, hem de bugüne kalan kırgınlıklara varıyor. Ahmet Çadırcı ile filmini konuştuk.

Söyleşi: Kültigin Kağan Akbulut / Fotoğraflar: Dilek Yaman
(Söyleşi metni ve fotoğrafların bütün yasal kullanım ve paylaşım hakkı Antrakt'a aittir. Kaynak göstermeden kullananlar hakkında ve karşısında hukuksal haklar saklı tutulmaktadır.)

Filmografinize dair farklı sonuçlarla karşılaştım. 1994 yılında İyi Uykular Sayın Seyirciler, 1999’da Renkli Türkçe, 2011 yılında da Rüzgarın Çocukları’nı çekmişsiniz. Filmografinizden bahsedebilir misiniz?

Festivallerde oynayan kısa filmlerim var, bunların bir kısmını filmografime koymuyorum. Bunun yanında Adana’da çektiğim Azap filmi var. Bir kısa animasyon filmim var. Nilüfer Aydan’ın hayatını anlattığım Çocuk Yüzlü Kadın adlı bir belgeselim var. 

Çakıpbekov’un kitabında kendi çocukluğuma paralel öyküler buldum.

Biz Babasız Büyüdük, temelde çocukluk dönemine dair bir aşk hikayesi. Bu fikir nasıl doğdu?

Renkli Türkçe’den sonra iki tane belgesel yaptım. Fakat bağımsız kurmaca film yapmak istiyordum. Ekonomik sıkıntılar vardı. “Benim projem var” diyerek hiçbir yapımcıya başvurmadım bugüne kadar. Kendim yapmaya çalıştım. Kültür Bakanlığı’nın desteklerine başvurdum. Adana’da çekmek istediğim, çocukluğumla ilgili bir projem vardı, Kültür Bakanlığı'ndan destek alamayınca o projem rafa kalktı.

Bir gün kitap fuarında dolaşırken, Biz Babasız Büyüdük adında bir kitaba rastladım. Kitabın kapağı ilgimi çekti, kapak resmi Kırgız bir yönetmenin bir filmine aitmiş. Kitabı okuduğumda kendi çocukluğumla paralellikler kurdum. Naif, sıcak hikayelerdi. Kitabın yazarı Aşım Çakıpbekov, Kırgız bir yazar. Cengiz Aytmatov’un hemşerisi ve çevirmeni. Çakıpbekov, kendi öykülerini geri plana atmış, Aytmatov’un öykülerini Kırgızca’ya çevirmeye adamış kendini. Aytmatov, öykülerini Rusça yazmış, Rusça'dan Kırgızca'ya en iyi sen çevirirsin demiş Çakıpbekov'a. İkisinin öykülerinde, anlatım biçimlerinde benzerlikler görebilirsiniz zaten.

Öyküleri senaryoya uyarlama süreci nasıl oldu? Serbest bir uyarlama mı?

2008’de telif haklarını almak için uğraştım. Kırgızistan Türkiye Manas Üniversitesi’nde Kemal Gürz’ün tezine rastladım. Tez danışmanı, Marmara Üniversitesi’nden bir öğretim üyesiydi. Bu bağlantı aracılığı ile Çakıpbekov’un vefat ettiğini öğrendim. S.S.C.B. döneminde Çakıpbekov’un öykülerinin filmlere uyarlandığını ve sinema merkezinde çalışmış olduğunu öğrendim. Telif sorunlarını halledemediğimiz için bir süre rafa kaldırdım projeyi, fakat uzun bir aradan sonra, 2011 yılında bu projeye döndüm. Kemal Gürz’ün aracılığı ile Çakıpbekovlar’ın kızına ulaştım. Bir teklifte bulundum, kabul ettiler. Kitaptaki üç öykü birbirinin devamı gibi, ben üç öyküyü birleştirip uyarladım: Biz Babasız Büyüdük, Salima, Gözlerimden Uçan Ak Kayık.

Öyküleri okurken kafamda hep Adana canlanmıştı.

Film Adana’da geçiyor ve Adana atmosferi hissediliyor. Başka bir ülkede geçen bir öyküyü Adana’ya nasıl uyarladınız?

Öykü, II. Dünya Savaşı sırasında geçiyor, çocuğun babası asker ve anti-faşist savaşa katılıyor. Hikaye çocuğun gözünden anlatılıyor. Benim filmim 1991 yılında geçiyor. Kırgızistan’a benzemese de Adana bildiğim bir yer olduğu için orada çekmek istedim. Romanı okurken de kafamda hep Adana canlandı.

Çocuk oyuncuları nasıl seçtiniz?

Oyuncuları seçmek için birkaç kez Adana’ya gittim, çocuk tiyatrolarını dolaştım ama istediğim gibi birini bulamadım. Sonra köye gittim. İki üç okulu aradık ve okullarda deneme çekimleri yaparak seçme yaptık. Orada çocuk erkek oyuncuyu buldum ama kız oyuncuyu okullardan bulamadım. Filmde bu karakter, büyük şehirden köye göç ettiği için, daha farklı biri olmasını istedim. Ekipten bir arkadaşımız, Adana'da yaşayan fakat filmdeki kız gibi büyük şehirden göç etmiş bir ailenin kızını bulduğundan bahsetti. İki kültürü de bildiği için o çocuk oyuncu ile çalıştık. 

Çocuklar arasındaki ilişkilerde Orhan Kemal’in öykülerinden esinlendim

Alim’in diğer erkek arkadaşlarıyla olan ilişkisinde kötülük, kıskançlık gibi yönler var. Senaryoda bu yapıyı nasıl kurdunuz?

Aslında öyküde de var. Ancak armonikanın kaybolması gibi yönleri ben ekledim.  Üç öykünün biri bitip biri başlamıyor, iç içe geçiyor. Çocuklar arası ilişkiler de öyküde vardı. Fakat çocuklar arası ilişkiyi Orhan Kemal’in romanlarındaki gibi düşündüm, birbirleriyle didişiyorlar ama yine de birbirlerini seviyorlar.

Kültür Bakanlığı sadece kendi verdiği paranın hesabını sormalı.

Filminiz Kültür Bakanlığı’ndan destek almış. Bu tarz fonları, destekleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Renkli Türkçe’yi kendi paramla çektim. Renkli Türkçe’yi çektiğimde film çekilemiyordu. Filmlerin yetişmesi için festivaller zorluyordu. Fakat on yıldan fazla zaman geçti ve sektör değişti. Ben de artık daha profesyonel bir film çekmek istiyordum. Daha iyi bir bütçe olursa daha iyi çekerim diye düşündüm. Filmime, Kültür Bakanlığı’nın katkısı çok büyük. Kültür Bakanlığı bana 250 bin TL verdi. Kültür Bakanlığı tüm bütçenin yarısını destekliyor. Fakat sunduğumuz tahmini bir bütçe. Aynı zamanda ödeme yaparken de kesintiler oluyor. Dolayısıyla Kültür Bakanlığı'nın verdiği aslında açıklanandan daha az, o nedenle yeterli değil. Kültür Bakanlığı, sadece kendi verdiği paranın hesabını bizden sormalı. Ayrıca geri ödemenin de yapılmaması lazım. Çünkü bu para sinemalardan alınan rüsumlarla oluşuyor.

Hangi festivallere başvurdunuz?

Altın Koza Film Festivali ve Altın Portakal Film Festivali'ne başvurdum fakat yarışma bölümüne seçilemedi. Festivallerde gösterilmediği için gösterime sokmaya çalışacağım ya da televizyon satışını zorlayacağım.

Biz Babasız Büyüdük filmi, Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra, Kırgız olmayan biri tarafından çekilen ve Kırgız edebiyatında yer alan bir öyküden uyarlanan ilk film.

Bu filmin yapısına dair özellikle etkilendiğiniz bir ülke sineması ya da film var mı?

İran Sineması’nda yer alan çocukluk dönemine dair öyküleri anlatan filmlerden etkilendim.

Bundan sonraki festival ve vizyon süreci nasıl olacak?

Filmi Kırgızistan’dan bekliyorlar. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra, Kırgız olmayan biri tarafından çekilen ve Kırgız edebiyatından bir öyküden uyarlanan ilk film bu. Estonya’daki Talin Film Festivali ile görüşüyorum. Malatya ve Ankara Film Festivali’ne de filmimi göndermeyi planlıyorum.

*****************************

Ahmet Çadırcı
1956’da Adana’da doğan Ahmet Çadırcı, ortaokul yıllarında ve Adana Erkek Lisesi’nde öğrenciyken amatör tiyatro ile uğraştı. Yerel gazetelerde sinema yazıları yazdı. Yusuf Kurçenli'nin Taşların Sırrı (1992-TV dizisi), Çözülmeler (1994) ve Derviş Zaim’in Tabutta Rövaşata (1996) filmlerinde küçük rollerde yer aldı. Biz Babasız Büyüdük, yönetmenin ikinci uzun metrajlı filmidir.

1994 - İyi Uykular Sayın Seyirciler (kısa film)
2001 - Renkli Türkçe
2011 - Rüzgarın Çocukları (belgesel)
2013 - Biz Babasız Büyüdük

Ana Sayfa | Film Arşivi | Gelecek Program | Haberler | Gişe Raporu | Köşe Yazıları

Mesafeli Satış Sözleşmesi | Teslimat ve İade Şartları | Gizlilik Politikası

© Antrakt Sinema Gazetesi | Tüm Hakları Saklıdır