Walter Salles’in yönetmenliğini yaptığı, 22 Mart’ta vizyona girecek olan On The Road, (Yolda); Beat kuşağının öz be öz atası olan Jack Kerouac’ın aynı adlı meşhur romanından uyarlama. İkinci Dünya Savaşı sonrası Amerika’sında Truman Doktrini, McCartizm, Soğuk Savaş, ekonomik zorluklar, komünizm korkusu ile dolu, travmatik bir toplumsal arka planda, hayatlarına bir anlam bulmaya çalışan bir neslin öyküsü olarak özetleyebiliriz.
Yarı biyografik yarı kurgusal bir hikâye aslında… Jack Kerouac’ın, kendilerini Beat kuşağı olarak adlandıran yazar, şair, Dadaist ve de hedonist dostlarıyla birlikte çıktıkları yolculuklar ve onların seks, uyuşturucu, şiir, roman ve elbette müzik dolu yaşam hikâyelerinden esinlenilmiş bir roman… 1957’de ilk yayımlandığında The New York Times, “Beat kuşağından çıkan şimdiye kadarki en iyi roman” yorumunu yapar, zaten daha sonra da On The Road, çeşitli kurum ve kuruluşlarca İngilizce Yazılmış En İyi 500 Roman, Gelmiş Geçmiş En Harika Roman gibi listelerde de her zaman kendine bir yer bulur.
Yani özetle kitaba diyecek pek bir laf yok, gelgelelim film için de benzer tepkiler verilir mi bilinmez. Bana kalırsa biraz zor… Açıkçası ben filmi pek akıcı bulmadım ama ne mutlu ki konumuz filmden ziyade müzikleri…
Şimdiii… Filmin müzikleri haliyle 50’ler Amerika’sından güzide örnekler barındırmakta. Billie Holiday, Lester Young, Ella Fitzgerald, Charlie Parker gibi jazz’ın efsane isimleri film boyunca arka planda akıyor. Ancak Babel ve Brokeback Mountain film müzikleri ile iki de OSCAR alan Gustave Santaolalla’nın orijinal film müziklerinde imzası olduğunu belirtmek gerek. Santaolalla, hali hazırda jazz ve Latin Amerika halk ezgilerini harmanlayıp kendine has bir tarz yaratmış bir müzisyen. Pek çok filmin müziklerinde de alın teri var. Aşklar ve Köpekler, Motosiklet Günlükleri, Biutiful bunlardan bazıları. On The Road’da pek çok sahnede duyduğumuz, progressive jazz fusion olarak kategorize edebileceğimiz tema müziği “Roman Candles”, Santaolalla imzalı. Şarkının ismi de Kerouac’ın tutkuyla yaşayan insan tasviri “people should burn, burn, burn like Roman candles” (insan, Roma kandili gibi yanarak yaşamalı) cümlesinden esinlenme.
Soundtrack albüm genelde caz ağırlıklı olmakla beraber, Sweet Sixteen, Death Letter Blues gibi Amerikan halk türküleri de mevcut. Bence filmin ve albümün doruk noktası ise muhteşem Ella Fitzgerald şarkısı I’ve Got the World on a String. Sürprizi ise Jack Kerouac’ın On The Road’u bitirdikten sonra roman için yazdığı şarkı.
Son bir kelam etmek gerekirse, filmi sever misiniz bilmem, ama ben soundtrack albümü filmden daha başarılı buldum diyebilirim. İyi dinlemeler. » Yolda film sayfası |