Geçen hafta vizyona çıkan, Antalya Altın Portakal başta olmak üzere birçok uluslararası film festivalinde ödül kazanan Güzelliğin On Par' Etmez adlı Türkiye, Avusturya ortak yapımı filmin yönetmeni ve Marangoz Film'in kurucusu Hüseyin Tabak'la filmi üzerine görüştük:
Fotoğraflar: Özge Sebzeci
Söyleşi: Gülhan Düzgün Varank
Veysel’in aşkını çekti, sıra Aşık Veysel’de…
Gülhan Düzgün Varank: Neden sinema okudunuz? Sizi Viyana Film Akademisi’ne götüren yolculuğu anlatabilir misiniz?
Hüseyin Tabak: Henüz küçük bir çocukken, okula yürüyerek gidip gelirken, kendi kendime sesli hikayeler anlatırdım, hikayenin sonu gelmemişse yolu uzatırdım, adımlarımı yavaşlatırdım, öyküyü bitirebilmek için zamanı ona göre ayarlardım. Gece yatmadan önce hayaller kurardım. Hikayelerime kaldığım yerden devam edeceğim diye yatağa giderken heyecanlanırdım. 13 yaşımda babam bana kamera aldı, sürekli çekim yapıyordum. 19 yaşımda, bir gece bir hikaye yazdım, onu çok beğendim ve senaryo yazarlığı üzerine okulları araştırmaya başladım. 19 yaşımdayken bir kurgu programı indirip, arkadaşlarımı kameraya aldığım sıradan günlük olaylardan 7-8 dakikalık bir video hazırladım. Bunu izleyen arkadaşlarım çok duygulandı, ağlayanlar oldu. İnsanların duygularını harekete geçirebilmek, kalplerine dokunabilmek beni çok etkiledi. Sinemayı araştırmaya başladım. Chaplin beni büyüledi. Kendi kültürümden de Yılmaz Güney…
Maraş Elbistanlı bir aileden geliyorum. 1981’de Almanya’nın Bad Salzuflen adlı küçük bir kasabasında doğdum ve büyüdüm. Fatih Akın gibi olma hayaliyle Hamburg’a gidip setlerde çalışmaya başladım. 2003-2006 yılları arasında 22 tane uzun metraj film setinde, şoförlükten yönetmen asistanlığına her işi yaparak çalıştım. Hamburg’da 3-4 yıl sinema okullarına başvurdum. Kısa filmler çekiyordum. 2006’da Viyana Film Akademisi’ne başvurdum ve kabul edildim. Michael Haneke de orada ders veriyordu. Kuma filminin yönetmeni Umut Dağ ile aynı yıl okula kabul edildik ve sınıf arkadaşı olduk.
GDV: İlk filmlerinizde Umut Dağ ile birbirinize yardımcı oldunuz mu?
Hüseyin Tabak: Umut Dağ ile çok yakın arkadaşız. Birbirimizin setlerinde çalıştık. Birbirimize çok yardımcı olduk. Filmimin başrol oyuncusu Abdülkadir Tuncer Kuma’da da oynadı.
GDV: Senaryonuzu Michael Haneke okudu mu?
HT: Elbette. Haneke çok ilgili bir öğretmen. 71 yaşında ve haftada iki gün okulda. Oyuncu yönetimi dersi veriyor. Bu arada Beyaz Bant ve Aşk’ı çekti. Öğrencileri onun gibi filmler çekmeye çalışıyorlar. Benim filmlerimi farklı buluyor. “Kendi imzan var” diyor. Türkiye’de de genç yönetmenler Nuri Bilge Ceylan gibi film çekmeye çalışıyorlar. Ben kendi filmlerimde kendi düşüncelerimi, kendi el yazımla anlatmaya çalışıyorum.
Üç yıldır Yılmaz Güney belgeseli üzerine çalışıyorum. Haneke, bu belgeselin önemli bir parçası. Aşık Veysel belgeseli de çekmek istiyorum.
GDV: En sevdiğiniz Haneke filmleri hangileri?
HT: Ölümcül Oyunlar, Beyaz Bant ve Aşk.
GDV: İlham aldığınız yönetmenler kimler?
HT: Charlie Chaplin ve Yılmaz Güney. Günümüzden ise Fatih Akın ve Michael Haneke.
GDV: Güzelliğin On Par’ Etmez sizin üçüncü sınıf proje ödevinizin devam filmi mi?
HT: 3. sınıfta çekmiş olduğum kısa filmimin devam filmi ve benim ikinci uzun metrajlı filmim. Fakat ilk kurmaca filmim. Viyana Film Akademisi’ne girmeden önce 12 tane kısa film çektim. Akademi’de 2 kısa film daha çektim. 2010 yapımı Kick-off adlı filmim, uzun metrajlı bir belgesel, Avusturya Film Ödülleri’nde (Viennale) En İyi Belgesel Ödülü’nü aldı. 2008’de yaptığım Cheeese… adlı kısa filmim yaklaşık 100 tane festival gezdi ve 30’a yakın ödül aldı. Avusturya’nın öğrenci OSCAR’ı adayı oldu. 2010 yılında Heim adlı bir kısa film daha çektim.
GDV: Fatih Akın’ın başlatmış olduğu akımın içerisinde kendinizi görebiliyor musunuz?
HT: Fatih Akın’ın çok büyük bir hayranıyım. O yüzden ilk önce Hamburg’a gittim. 2004 yılında gizli gizli Fatih Akın’ın derslerine giriyordum.
Avusturya henüz Fatih Akın’ını bulamadı
GDV: 10 yıl sonra sizce Avusturya’da “Türkiyeli Yönetmenler” ekolünden bahsedilecek mi?
HT: Avusturya henüz Fatih Akın’ını bulamadı. Bu yüzden Umut Dağ’a ve bana büyük bir destek veriliyor. Arkamızdan yeni yönetmenler de geliyor. Almanya’da ve Türkiye’de yapmak istediğim projelerim var. Fatih Akın’ı örnek alıyorum.
GDV: Güzelliğin On Par’ Etmez filminden seyirciler umut ile çıkıyor, bunun nedeni sizce nedir?
HT: Film aslında mutlu son ile bitmiyor ama insanlar filmden gülümseyerek çıkıyorlar. Filmin en sonunda Aşık Veysel’in türküsünün çalınması insanları rahatlatıyor, evinde hissettiriyor. Veysel karakterinin en yalnız olduğu anda, türkü onun yanında oluyor. » Güzelliğin On Par' Etmez... film sayfası |