Büyülü bir coğrafyaya sahip olan, “Bereketli Topraklar Üzerinde” yapılan Altın Koza Film Festivali deneyimimiz oldukça keyifli geçti. Çocukluğumun kitaplarının yazarı Muzaffer İzgü, ilk gençlik yıllarımın yazarları Yaşar Kemal, Orhan Kemal ve sinema aşkının beni sarmasıyla lise yıllarımda izlemeye başladığım filmleriyle Yılmaz Güney’in memleketi Adana, henüz son sözünü söylemedi, bu topraklardan daha çok isim çıkacağına inanıyorum.
İstanbul’dan Altın Koza’ya giden basın ve film eleştirmenlerinin bir bölümü, Altın Koza’da yarışan 12 filmin 7 tanesini, nisan ayında 32. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde ve vizyonda görmüşlerdi. Geriye kalan 5 film içerisinde Gözümün Nuru festivalin sürprizi olarak öne çıktı, ödülleri de topladı. Önümüzdeki hafta, filmin yönetmenlerinden Melik Saraçoğlu röportajımızı yayınlamaya çalışacağız. Sinemanın gerçekten bir şenlik olduğunu bizlere bir kez daha duyumsatan, buram buram sinema aşkı kokan bu film, bu satırların yazarının da anılarını canlandırdı. Gözümün Nuru filminde yönetmenlerimizin, Lyon’a indikleri gibi Lumiere Müzesi’ni ve yönetmenler duvarını ziyaret etmeleri gibi, ben de büyük bir sinema aşkıyla Los Angeles’a indiğimde koşarak iki yeri ziyaret etmiştim: Ray Bradbury’nin Fahrenheit 451’i yazdığı UCLA merkez kütüphanesi Powell Library’yi ve Ridley Scott’ın Blade Runner filmini çektiği Bradbury Building’i.
Gözümün Nuru filminde, Lumiere Kardeşler’den Işık Abiler diye söz ediyorlar. Filmde kamera Lumiere Müzesi’nde bulunan yönetmenler duvarında, Godard’ın önünde iki kez durup, saygı duruşunda bulunuyor. Anlayanlara selam olsun diyerek yoluna devam ediyor. Lizbon’da geçen Hayallerin Ötesinde (Imagine) filmi görme engellilerle çok yoğun bir şekilde empati kurmamızı sağlamıştı, Gözümün Nuru’nun yönetmenlerinden Melik Saraçoğlu da Altın Koza En İyi Film ödülünü görme engellilere, görme güçlüğü çekenlere ve Gezi olaylarında gözünü kaybedenlere armağan etti.
Sinema Tarihi’nin bu ilk biraderlerinden çok etkilenen Melik ve Hakkı biraderler 2009 yılında ilk uzun metrajlı filmleri Orada’yı, 2011 yılında ise yönetmen Ingmar Bergman hakkındaki belgeselleri Bergmanya’ya Yolculuk’u çekmişler.
2011’in Mayıs ayında, organize ettiği İstancool adlı festival ile bizleri Kirsten Dunst ve “Tanrıçamız” Tilda Swinton ile buluşturan yönetmen Alphan Eşeli, Eve Dönüş: Sarıkamış 1915 filminde, daha önce ünlü yönetmen Béla Tarr ile Torino Atı (The Turin Horse) ve Karanlık Armoniler (Werckmeister Harmonies) gibi filmlerde çalışan Macar müzisyen Mihaly Vig ile çalışmış. Altın Koza En İyi Müzik ödülü Mihaly Vig’e gitti.
Festivalin Dünya Sineması programındaki filmlerin büyük çoğunluğu Türkiye prömiyeri yaptı. Berlin Film Festivali Altın Ayı ödüllü Çocuk Pozu, En İyi Kadın Oyuncu Ödüllü Gloria, Cannes Film Festivali En İyi Yönetmen ödülünü alan 34 yaşındaki Meksikalı yönetmen Amat Escalante’nin Heli, Jüri Ödülü’nü alan Japon yönetmen Kore-Eda Hirokazu’nun Benim Babam, Benim Oğlum filmi, Jüri Büyük Ödülü’nü alan Coenler’in Sen Şarkılarını Söyle (Inside Llewyn Davis) filmi, Altın Palmiye adaylarından Jim Jarmusch’un son filmi Sadece Aşıklar Hayatta Kalır (Only Lovers Left Alive) filmleri 2013 yılının dünya sinemasındaki “film hasadı”nın ne kadar muhteşem olduğunu hissettiriyordu.
Mad Men’in Peggy Olson’ı büyüyünce Gloria olur mu bilmiyorum ama, Ömrümüzden Bir Sene’nin (Another Year) Mary’si ile Gloria çok iyi iki dost olabilirler.
“Sadece Aşıklar Hayatta Kalıyor” ve “Tanrıçamız” Tilda Swinton, filmde uçak rezervasyonu yaptırırken Daisy Buchanan ve Stephen Dedalus adını vererek, filme aşık olmanızı sağlıyor. F. Scott Fitzgerald’ın Muhteşem Gatsby’deki (The Great Gatsby) kadın roman kahramanı Daisy Buchanan ile James Joyce’un Ulysses ve Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi’nin anti-kahramanı Stephen Dedalus, filmin genç (!) aşıkları olan Adam & Eve’i tanımlıyor.
Tilda Swinton’un beyaz deri eldiveni olmak isteyenler, Adana’dan ayrılarak, bu filmi Filmekimi’nden yeniden görmek üzere sinema salonlarının yollarına düşüyorlar.
*Bradbury Building (üstteki foto) ve UCLA Merkez Kütüphanesi Powell Library’ye (alttaki foto) ait fotoğraflar Gülhan Düzgün’e aittir.
|