Hem suçludur sinemamız hem de sahipsiz. Günümüzde sinema filmi çekmenin geldiği düzeyi beş yaşındaki çocuk bile bir iki günde çözebiliyor. Akıllı telefonlarla çeşitli programlar eşliğinde çekilen görüntüler ağız dolusu gülücüklerle ebeveynlere izlettiriliyor... Artık körüklü kameralar, peliküller, dev lambalar yok sinema setlerinde... Pahasından en ufak kaybetmeyen aksine daha da pahalı aletlerle ama çok daha mikro ölçülerde yapılabiliyor sinema.
Festivalleri, vizyonu, filmleri bu temel değişiklikler eşliğinde karşılamayız artık. Çok değil on sene önce film bulamazken şimdi festivaller film paylaşamıyor, başvuru aşamalarına film yığılıyor, vizyonda bir yılda onlarca film izliyoruz. Gelecekte perdede gösterilmeye aday dört yüze yakın uzun metrajlı film projesi var. Yıllarca bağırdık, 'üretim yok, film yok, seyirci yok' diye.... Bugün için bir üretim sıkıntısından bahsetmek söz konusu değil kanımca. Bunun en büyük sebebi de dijitalleşme...
Altın Portakal'ın ellinci yılı için başvuru yapan yetmiş filmden on tanesi bir hafta boyunca Antalya Kültür Merkezi'nde onları değerlendirecek ulusal yarışma jürisi ve sinemaseverler tarafından izlendi. Bugün (11 Ekim 2013 Cuma) festival sonuçlanacak. Jüri, filmler ve dallardan oluşan Bermuda Şeytan Üçgeni'ne kısaca değiniyorum.
En iyi film için Türkan Şoray'ın Meryem'den şaşmayacağını herkes söylüyor. Türkan hanım Duygu Sağıroğlu'nun öğrencilerinin filmleri Sev Beni ve Kutsal Bir Gün'ü de dikkate alacaktır. Reis Çelik ve Ümit Ünal'ın tarzları seçkideki bir çok ilk filme yakın... Jüride yönetmenlerin görüşleri öncelikli olarak dikkate alınır her zaman. Yönetmen bir filmin 'her şeyi'dir'... Bu yüzden beğenilen Mavi Ring, Kusursuzlar ve Mavi Dalga'nın da yönetmenler tarafından ön planda tutulacağı kesin. Akademisyen Feride Çiçekoğlu ve yazar Burçak Evren de geleneksel ile yeni arasında nasıl bir karar verecek bilemiyorum. Jüri üyelerinden bir bana 'sürprizlere hazır olun' dese de Meryem'in son kertede ödülü alacağını düşünüyorum. Mavi Ring'e özel ödül, Mavi Dalga'ya ise ilk film çıkma olasılığı yüksek kanımca ama Ferit Karahan'ın Cennetten Kovulmak'ı da ilk film ödülünü hak ediyor. Özel, ilk ve büyük ödülü pas geçecek Kusursuzlar ise yönetmenini mutlu edecek. Ramin Matin'in filmi büyük çoğunluk tarafından beğenildi, Canavarlar Sofrası ile bir takım ödüller alan Giyotin Film ekibi Kusursuzlar ile daha fazla ödül toparlayacak gibi.
En hakkaniyetli dağılım bu gibi gözüküyor ama on filmin yarıştığı bir seçkide on kişiden oluşan büyük jürinin ödülleri paylaştırması ya da filmlere göre hakkaniyetli bir dağılım gözetmesi ne kadar doğru? Hiç değil! Bu tür dağılımlar filmleri, jürileri ve kurumları uzun vadede değersizleştiriyor. Yukarıda da görüldüğü gibi sinemaseverler ve izleyiciler her şekilde bu dağılımı yapıyor. Önemli olan büyük jürinin ince ince nakışı işlemesi ve en iyileri belirlemesi. Jüri bunun için oluşturulmuyor mu zaten.
Bu yılın seçkisinde en zor geçecek dallardan biri kadın oyuncu performansları. Sinemaya ilk kez giriş yapmış genç bir çok kadın oyuncu ile karşılaştık filmlerde. Bir filmin içerisinde eşit başrol performanslarının olduğu kadar filmlerin hemen hepsinde güçlü bir performansa rastlamak mümkün... En büyük korkum, jürinin bu performansların birden fazlasına aynı ödülü verecek olması... Biz onu yaptık sayın jüri sen ne olur bir tane performans ver bize!
Erkek oyuncular da ise durum kadın oyuncu performanslarından biraz daha rahat gibi gözüküyor. Ushan Çakır ve Ali Düşenkalkar'ın performasnları diğerlerinden ayrılsa da Uzun Yol'un Fariz'i başta Mahir Günşıray ve Türkan Şoray'ı ne ölçüde etkiledi bilemiyorum. Performans dallarında Türkan Şoray ve Mahir Günşıray'ın dediği olacak öncelikle. Mustafa Uzunyılmaz'ın Meryem'deki rolü ise tartışmasız en iyi yardımcı erkek oyuncu performansı için ilk sırada. Mavi Ring'in subayları ve mahkumları ise film icabı başroldeler, her biri ortalama aynı sürede ve aynı başarıyla filmi tamamlıyor.
Teknik dallar için jüride yer alan uzmanlardan Rahman Altın ve Zekeriya Kurtuluş belki de işi en kolay olanlar. Kusursuzlar ve Sev Beni'de Barış Diri'nin müzik performansı iyi üzeri olsa da Meryem'in, Youki Yamamoto ile ödülü garanti gibi. Aynı şekilde Meryem görüntüleriyle de Zekeriya Kurtuluş'tan tam not alacaktır. Sanat Yönetimi açısından Mavi Ring'in diğer filmlerden biraz daha fazla uğraşı söz konusu.
Kısaca bazı dallara değindikten sonra en başa dönersek; Türkiye'de sinema üretimi Yeşilçam günlerine geri dönmenin eşiğinde ama büyük yapısal farklarla. Nicelik tamam! Bu üretim festivaller, halk tepkisi, akademisyen ve sinema yazarları vasıtasıyla şekillendirilecek, üreticiler etki ve tepkilere bakarak filmlerinin niteliklerini de düzenleyecekler, genel kurallara uyduracaklar... Bu noktada yapılması gerekenin bu seçkileri, bu filmleri "yermek yerine, aşağılayıp yerin dibine sokmak yerine, rencide edip utandırmak yerine, hakaret edip küstürmek yerine", bu uğurda kendini paralayan, emek sarf eden sinemacı adaylarını şartlar ne olursa olsun yüreklendirmek olduğunu düşünüyorum.
Altın Portakal'ın seçkisi için 'çok kötü' diye görüş belirtirken on filmin yarıştığını, bu on filmde yönetmeninden oyuncusuna beş bine yakın insanın ter akıttığını, bu filmlerin sektörün çeşitli dallarında çalışmalar yapan onlarca kişiden oluşan ön jüri tarafından seçildiğini ve şu anda da üç ayrı jürideki on altı farklı sinemacı tarafından değerlendirildiğini unutmamak lazım. Kimin neyi beğeneceği belli olmaz ama en başta bu filmlerin sahiplerine büyük bir ayıp.
Açıkcası Kısa Film-Ali Kemal Çınar'ın çalışmasından tutun Zeynep Dadak-Merve Kayan ikilisinin ilk filmi, Sev Beni'den diğer filmlerin tamamında sinemanın geleceğine dair bir çok ışık alındı.
Bu seçkinin oluşturulabilmesi için aşılan engeller -'sektörün içerisindeki oyunlar ve festivaller arası rekabetler gibi unsurlar da göz önüne alınarak'- ise ayrı bir yazı konusu...
|