Bu sayfada yeralan verilerin tamamı özgün içeriktir. Antrakt Sinema’dan izin almadan tamamı ya da parçası kopyalanamaz, kullanılamaz.

 

Karanlıkla aydınlık arasında

Uğur Yücel Türkiye sinemasındaki çoklu kimliğiyle ayrı bir başlık altında incelenmeyi hak eden bir sinemacı. Muhsin Bey’den Eşkiya’ya iz bırakan filmlerdeki göz dolduran oyunculukları, Yazı Tura’dan son filmi Benim Dünyam’a ses getiren yönetmenlik deneyimleri ve gerek yapımcı, gerekse senarist olma özellikleriyle Türkiye sinemasının önemli isimlerinden biri. Yücel’in bu popülaritesine önemli bir katkıyı, televizyon dizilerindeki deneyimlerinin yaptığını da eklemeliyiz. Yücel’in yönetmenlik serüvenine baktığımızda Yazı Tura’nın bir tepe noktası olduğunu, sonraki filmlerinin ise bu ilk filmin anlatım gücüne ulaşamadığını görüyoruz. Bunda Yazı Tura’nın cesur bir ilk film ve ticari olmayan politik tarafının olması, diğer Uğur Yücel filmlerinde ise ticari bir yönelim ve gişe kaygısının bulunması önemli bir etken. Yücel’in sonraki filmleri büyük ölçüde post-Yeşilçam ve Hollywood öykünmeciliğinin özelliklerini barındırıyordu. Son çalışması Benim Dünyam da, Hayatımın Kadınısın’da olduğu gibi Yeşilçam sinemasının temel motiflerini barındıran bir film. Ancak bu çalışmaya sadece bir post-Yeşilçam örneği demek haksızlık olur, filmin bunu da aşmaya dönük bir ‘Beatiful Mind’ (Akıl Oyunları) etkisi yaratmaya çalıştığı söylenebilir.

Her ne kadar film, Hintli sinemacı Sanjay Leela Bhansali’nin ‘Black’ filminde birebir uyarlama olsa da o da Amerikalı yazar Helen Keller’in otobiyografik eseri The Story My Life’nin, Arthur Penn imzalı ‘The Miracle Worker’ (Karanlığın İçinden) filminden uyarlama. Özgün yapıttaki önemli bir farklılık da öğretmen karakterinin esasında bir kadın olması, ancak Benim Dünyam’a uzanan süreçte kadın öğretmenin yerini erkek karakter Mahir hoca alıyor. Bu durum Benim Dünyam’ın dramatik yapısını özgün eserden hayli farklılaştırıyor ve filmi, içine bir aşk etkileşiminin de sızdığı melodramatik bir çizgiye oturtuyor.  Fakat filmin esas belirleyici duygusunun tutku olduğunu söylemek mümkün, özellikle Mahir hocada somutlaşan öğretme tutkusu. Kendi metodunun görme ve işitme engellileri topluma kazandıracak bir metot olduğunu düşünen Mahir hoca, bunu Ela (Beren Saat) üzerinde uyguluyor. Kız kardeşini aynı sebepten ötürü akıl hastanesinde kaybettiği için onunla özdeşleştirdiği Ela’nın aynı akıbete uğramasını istemiyor ve hayatının on sekiz yılını onun eğitimine adıyor. Buna karşılık Ela da zaman zaman pes etmesine karşın azminden vazgeçmiyor ve duyusal engellerine karşın üniversiteden mezun olup bir edebiyatçı olmayı başarıyor.

Mahir hoca, Ela ve anne karakterlerinin merkezi ağırlığı üzerinden ilerleyen filmin yan karakterleri ve öyküleri oluşturmada zayıf kaldığı göze çarpıyor. Uğur Yücel oyuncu olarak sinemasal çizgisiyle uyumlu şekilde göz doldursa da, yönetmen olarak ilk filmi Yazı Tura’nın gölgesinde kalmaktan kurtulamıyor. 

» Benim Dünyam film sayfası

Ana Sayfa | Film Arşivi | Gelecek Program | Haberler | Gişe Raporu | Köşe Yazıları

Mesafeli Satış Sözleşmesi | Teslimat ve İade Şartları | Gizlilik Politikası

© Antrakt Sinema Gazetesi | Tüm Hakları Saklıdır