|
Thor: Karanlık Dünya’ya gitmeyi mi düşünüyorsunuz? O zaman üzerinize kalın birşeyler almadan evden çıkmayın. Çünkü bu seferki fırtına ilkinden çok daha şiddetli, yıldırım çok daha güçlü, hikaye çok daha sürükleyici.
Shakespeare uyarlamalarının vazgeçilmez oyuncu ve yönetmenlerinden Kenneth Branagh’ın ağırlıklı olarak epik ve dramatik olarak nitelendirilebilecek Thor’undan sonra, Thor: Karanlık Dünya çarpıcı bir aksiyonla dönüyor beyazperdeye.
Kadro yine son derece başarılı. Thor rolündeki Chris Hemsworth’e, Odin’i oynayan Anthony Hopkins, Loki rolünde Tom Hiddleston ve Thor’un sevgilisi rolünde Natalie Portman eşlik ediyorlar. Onlara Christopher Ecclestone, İdris Elba ve Rene Russo’yu da ekleyince, ortaya bir hayli geniş ve dikkate değer bir oyuncu kadrosu çıkıyor.
Thor’un küçük arkadaş grubu, “Üç Savaşçılar” yani Fandral, Hogun ve Volstagg ile Leydi Sif ise ilk filmdeki kadar rol bulamıyorlar kendilerine. Yine de film, Stellan Skarsgård ve Kat Dennings’in de katılımıyla daha da büyüyen kadroyu son derece etkili bir şekilde kullanıyor.
Tabii bunda, Branagh’ın yönetmenliğini aratmayan Alan Taylor’ın rolü de büyük. Sinema tecrübesi çok az olsa da, içinde Sopranolar, Mad Men, Game of Thrones gibi örneklerin de olduğu ciddi bir televizyon geçmişi olan Taylor, Karanlık Dünya’nın altından fazlasıyla kalkıyor. Öyle ki film, prodüksiyon değerleri açısından belki de 2013’ün en başarılı gişe filmi olarak ön plana çıkıyor.
Karanlık Dünya’nın başka filmlerden etkilenmediğini ve onlarla birtakım benzerlikler taşımadığını söylemek ise yanlış olur. Gelgelelim film, bu birbiri içine geçmiş modern zaman efsanelerini tek bir hikaye içinde son derece ustaca kotarıyor. Lord of the Rings hissi veren birtakım nüanslar, neredeyse aynı zamanda çekilmiş olmalarına karşın Man of Steel’in tasarımlarıyla benzerlik gösteren bazı öğeler ve Star Trek çağrışımı yapan bir atmosfer, aralarda kendini belirgin bir şekilde hissettiriyor. Ancak film belki de sinema tarihinin gelmiş geçmiş en başarılı görsel efektleri ve etkileyici bir soundtrack ile tüm bunların üstüne çıkmayı başarıyor ve seyrettiğiniz herşeyin gerçek olduğuna inandırıyor.
Karanlık Dünya, aynı ilk filmle örtüşen bir şekilde, Thor mitolojisini meşhur çizgi roman serisinden farklı bir yönde yorumluyor. Mitolojide Thor’un ebedi aşkı olan Sif yine platonik bir figüran olarak ön plana çıkarken –ya da daha doğrusu, kısıtlı bir ekran süresiyle arka planda kalırken- Natalie Portman’ın Jane Foster’ı filme ve Thor’un aklına hükmediyor. Film, ayrıca kimini yaşlı, kimini genç olarak tanıdığımız “Tanrısal” karakterlerin aslında Tanrı olmadıklarını vurgulayarak, hem mitolojiye “tartışılır” yeni bir soluk getiriyor, hem de hassas bir manevrayla, politik bir ayarlama yapıyor. Tabii bu yorumun herkes tarafından farklı derecelerde kabul ve beğeni göreceğini öngörmek ise, güç olmasa gerek.
Stellan Skarsgård’ın lüzumsuz çıplaklığını bir kenara bırakacak olursak, film çok eğlenceli birtakım sürpriz ve espriler de barındırıyor. Hemen her Marvel filminde Alfred Hitchcock’vari bir sahnesi olan Stan Lee değil bahsi geçen; aksine, Chris Evans’ın kostümünü giydiği bir diğer bildik süper kahraman. Bencio del Toro’yla bile karşılaştığımız filmdeki eksiklik ise, hemen hemen her Marvel uyarlamasında karşımızda gördüğümüz Samuel L. Jackson’ın yokluğu.
Sonuçta Karanlık Dünya, sürüklüyor, güldürüyor, şaşırtıyor, eğlendiriyor. Ve film, Thor’un, yani Mjolnir’in, yani Darcy’nn deyimiyle Myeuh-muh’nun döneceğini müjdeleyerek bitiyor. Fırtınanın Avengers: Age of Ultron ile birlikte geri döneceğini bilenler için ise, geri sayım 1 Kasım 2013’te başlıyor.
» Thor: Karanlık Dünya film sayfası |