Bu sayfada yeralan verilerin tamamı özgün içeriktir. Antrakt Sinema’dan izin almadan tamamı ya da parçası kopyalanamaz, kullanılamaz.

 

Nereye kadar boyun eğebilirsin ki?

Post-apokaliptik bir distopya hikayesi... Güç, otorite, baskı, umut, sevgi, çelişki, başkaldırı ve şiddetin tek bir hikaye içinde bütünleşik bir yorumu... ve Jennifer Lawrence’ın her zamanki sürükleyici oyunculuğu. Ancak günün sonunda, yazması oldukça zor bir film: “Açlık Oyunları: Ateşi Yakalamak”

          “Film, medeniyetin nerelere evrilebileceğini başarılı bir şekilde resmediyor”

Neden zor sorusunun cevabı ise, hem basit, hem ürkütücü. Çünkü film, başından sonuna kadar, yani yaklaşık iki buçuk saat boyunca, nefes aldırmaksızın seyircilere şu anda içinde yaşadığımız koşulları hatırlatıyor. Düşünmek istemediklerimizi ısrarla, bir kere daha sorgulatıyor. Özgürlüğün ve onun eksikliğinin ne anlama geldiğini ve günün birinde şu üzerinde yaşadığımız dünyanın, içinde yaşadığımız medeniyetin nerelere evrilebileceğini çok açık bir şekilde resmediyor. Ve işte bunu o kadar iyi yapıyor ki, çizdiği bu resimden kaçamıyorsunuz. Sizi içine alıyor, yer yer hatırlatıyor, yer yer korkutuyor, yer yer sinirlendiriyor, yer yer üzüyor. Ama her ne yaparsa yapsın, başarıyla yapıyor.

          “Görsel efektlerden çok hikayenin ön plana çıktığı bir distopya filmi”

Suzanne Collins’in Açlık Oyunları üçlemesinin ikinci romanını perdeye taşıyan hikaye, ilk filmin üstüne içerik olarak bir hayli koyuyor. Adaletsiz bir kast sisteminin farklı boyutlarının altını biraz daha fazla çizerken, ortadaki haksızlığı acımasızca ön plana çıkarıyor. Sinemada Battle Royale, In Time, Elysium, Equilibrium gibi, edebiyat dünyasında ise Koşan Adam ve Uzun Yürüyüş gibi öykülerin içeriğinden belki bir miktar besleniyor, ama her ne olursa olsun, tür içindeki en başarılı örneklerden biri olduğunu kolayca kanıtlıyor. Bunu yaparken de, Survivor ve Biri Bizi Gözetliyor türevi “reality” programlarının dikkat dağıtıcı ve uyuşturucu niteliklerine ve bunların farkındalığımızı ne kadar zehirlediğine, bilincimizi ne kadar oyaladığına bir kere daha göndermede bulunuyor.

          “Lawrence, Hoffman ve Sutherland ile etkileyici bir kadro”

Ancak iki buçuk saat boyunca izleyiciye yüksek dozda elektrik veren bu filmden, yılın diğer önemli gişe filmlerinde karşınıza çıkan türde görsel efekt ağırlıklı bir anlatım beklemeyin. Çünkü film içeriğe, efektlerden daha fazla ağırlık veriyor. Hayır, efektler başarısız değil, başarılı; sadece film, hikayesini bunlara güvenerek anlatmaya çalışmıyor, aksine, rotasını duyguları ön plana çıkararak çiziyor. Dekor ve kostüm tasarımları ise, yine bir önceki filmde olduğu gibi oldukça etkileyici.

Filmi adeta yaşayan Jennifer Lawrence’a ve arka plandaki şeytani Başkan Snow karakterini canlandıran Donald Sutherland’e, Philip Seymour Hoffman’ın da katılması hoş bir sürpriz olmuş. Suzanne Collins’in Açlık Oyunları serisinin üçüncü romanı ise iki bölüm olarak çekilecek ve Julianne Moore da kadroya katılacak.

Sözün özü, bu filmi hiçbir şekilde kaçırmayın. Hatta iki kere kaçırmayın ve tüm detaylarını hafızanıza kazıyın... Ve hatırlayın: Hiçbir şey zamanı gelmiş bir fikir kadar güçlü değildir.

» Açlık Oyunları: Ateşi Yakalamak film sayfası

Ana Sayfa | Film Arşivi | Gelecek Program | Haberler | Gişe Raporu | Köşe Yazıları

Mesafeli Satış Sözleşmesi | Teslimat ve İade Şartları | Gizlilik Politikası

© Antrakt Sinema Gazetesi | Tüm Hakları Saklıdır