Bu sayfada yeralan verilerin tamamı özgün içeriktir. Antrakt Sinema’dan izin almadan tamamı ya da parçası kopyalanamaz, kullanılamaz.

 

Yoksulluğun ve ayrımcılığın güncesinden

İkinci Dünya Savaşı’nın ertesinde başlayan Soğuk Savaş döneminde, ABD ile Sovyetler Birliği öncülüğünde iki kutuplu bir dünya manzarası ortaya çıkmış, Batı bloğu ve “Demirperde” ülkeleri arasında kimi zaman yerel bölgelerde patlak veren sıcak savaşlarla süren gerilimli bir dünya atmosferi yaşanmıştır. 1990’ların başına gelindiğinde ise bu mücadeleden yenik ayrılan Doğu bloğu, Sovyetler’in 1991 yılında dağılmasıyla birlikte çözülme sürecine girmiştir. Bunun sonucunda sancılı bir geçiş süreci başlamış, tüm Doğu bloğu ülkelerini içine alan çalkantılı ekonomik, siyasal ve toplumsal dönüşümler yaşanmıştır.

Avrupa’nın yumuşak karnı Balkanlar’da bu süreç, daha sancılı olmuş, Yugoslavya genelinde patlak veren bir iç savaşın başlamasına sebep olmuştur. Çok dilli, çok dinli ve çok etnisiteli bir ülke olan Yugoslavya, çözülmenin ardından yükselen mikro milliyetçiliklerle beraber derin bir ayrışmanın içine girmiştir. Federasyonu oluşturan cumhuriyetler tek tek bağımsızlıklarını ilan ederek birlikten ayrılmışlar ve Yugoslavya’nın fiili varlığının son bulmasına neden olmuşlardır. Bu cumhuriyetlerden biri olan Bosna-Hersek de, 5 Nisan 1992’de bağımsızlığını ilan ederek birlikten ayrılmış fakat Bosnalı Sırplar bu kararı tanımayarak Bosna Sırp Cumhuriyeti’ni ilan ettiklerini açıklamışlardır. Bosnalı Sırplar daha sonra, Eski Yugoslavya’nın merkezi cumhuriyeti olan Sırbistan’ın lojistik desteğiyle Bosna genelinde etnik bir temizlik harekâtına girişmişler ve 3 yıl sürecek olan Bosna Savaşı’nı başlatmışlardı. Avrupa’nın gördüğü son soykırıma neden olan Bosna Savaşı’nda, yaklaşık olarak 300 bin insan hayatını kaybetmiş, bunun 200 binden fazlasını Bosnalı Müslümanlar oluşturmuştur. Bosnalı Sırp paramiliter güçler, tüm Bosna’yı Müslüman Boşnaklardan temizlemek için bir soykırıma girişmişlerdir. Bu vahşet, harekete geçmekte oldukça geciken Batı ülkelerinin ve Türkiye’nin öncülüğünde girişilen çabalar sonucu 14 Aralık 1995’te imzalanan Dayton Barış Antlaşması’yla son bulmuştur.

İşte böyle bir yakın geçmişi arka planına alan Boşnak yönetmen Danis Tanovic imzalı Bir Hurdacının Hayatı, savaş sonrası Bosna’da gündelik hayatın içinde yoksullukla mücadele eden Bosnalı Roman bir ailenin öyküsünü anlatıyor.  Savaş sırasında bir kardeşini cephede kaybeden Nazif, düşük yapan eşi Senada’nın tedavisini, sağlık sigortası olmadığı için yapmayan hastanenin tavrını sorgularken  “neden” diye soruyor. İki kızı ve eşiyle kıt kanaat geçinirken, Senada ölüm riskiyle karşı karşıyayken devlet bürokrasinin ve sağlık sisteminin umursamazlığını anlamlandırmaya çalışıyor ancak bunun mantıklı bir açıklamasını bulamıyor. Savaş sonrası Bosna’yı da içine aldığını anladığımız neoliberal ekonomi, tüm dünyada yaptığı gibi sosyal devlet uygulamalarını törpülerken sağlık sistemini de müşteri ilişkileri çerçevesinde sektörleştiriyor. Nazif ve ailesi bu yüzden mağdur ediliyor ancak bunun farkına varamıyorlar. İşin bir başka fakat örtülü bir boyutu da, Roman olan ailenin bu aidiyetleri nedeniyle kamu bürokrasisi tarafından ayrımcılığa uğratılıyor olması. Üzeri örtülü bu nedenle de yaşamları fazlaca umursanmıyor, tedavi olabilmeleri için mücadele etmeleri bekleniyor.

Danis Tanoviç gerçek bir olayı, gerçek kişilerle belge-kurmaca bir tarzda ele alıyor. İşin içine acı sosu ya da romantizm katmadan minimal ve sade bir anlatımla gerçekliğin acıtan yüzünü belgeliyor.

» Bir Hurdacının Hayatı film sayfası

Ana Sayfa | Film Arşivi | Gelecek Program | Haberler | Gişe Raporu | Köşe Yazıları

Mesafeli Satış Sözleşmesi | Teslimat ve İade Şartları | Gizlilik Politikası

© Antrakt Sinema Gazetesi | Tüm Hakları Saklıdır