İki kardeş… İki kız kardeş… İki yetişkin kadını, hele hele de iki kız kardeşi bir araya koyduğunuzda nükleer bombadan daha gerilimli bir ilişki ortalığı kaplar. Sonuçta ortada kardeşlik bağı olan iki kadın, hayatlarının tüm problemleriyle, bütün sorunlarıyla baş başa kalır. Bu tip ilişkiler yoğunlaştıkça bir yandan da insanın içini incenden inceye kemirir. Büyük kardeş küçüğünü korumak ister, küçük ayakları üzerinde durmaya çalışırken güvene ihtiyaç duyar. Her insanın yaşadığı çetrefilli duygular ve düşünceler kardeşlik ilişkisinde yoğunlaştırılmış halini alır.
Canavarlar Sofrası’yla tanıdığımız yönetmen Ramin Matin, bu sefer tam da yukarıda saydığımız sebeplerden iki kardeşin hikayesini yapmak istemiş. Bir süredir birlikte çalıştığı senaryo yazarı Emine Yıldırım’la iki kadının kardeşliği üzerinde karar kılmışlar. Ramin Matin kardeş filmi yapmak istemiş ama kardeşlerin iki kadın olması da anlamı toplumsal açıdan zenginleştiriyor. Günümüz Türkiye’sinde kadınların gördüğü suiistimalleri ve şiddeti, özellikle Türkiye’nin batısında modernlik adı altında kadınların maruz kaldıkları şiddetin görmezden gelinmesini Kusursuzlar’la anlatıyorlar. Kusursuzlar toplum içindeki yalanları, ikiyüzlülükleri, çifte standartları, acımasızlıkları, çürümeleri, kısaca kusursuzluk beklentisiyle maskelenmiş her şeyi ortaya çırılçıplak seriyor.
Filmin öyküsü çok basit bir şekilde başlıyor, iki kardeş yaz sezonu daha tam başlamadan anneannelerinden kalan Çeşme’deki yazlığa geliyorlar. Evi çekip çevirmeye çalışırken bir yandan da deniz kenarına iniyorlar. Abla Yasemin denize girerken kız kardeş Lale kenarda oturup onu izliyor. Filmin başından itibaren kardeşin çekingenliği ve içe dönüklüğü ablanın agresif çıkışlarıyla çelişiyor. Kusursuzlar, bir gerilim filmi gibi başlamıyor ama her saniyesi insanı tedirgin ediyor. Bilmediğimiz bir şeyler var ve onların varlığı ilişkiyi sürekli geriyor, zorluyor. Kazan kaynadıkça kaynıyor ve sonunda taşlar dökülmeye başlıyor. Yıllarca biriktirilmiş hayal kırıklıkları, üzüntüler, sırlar bir bir su yüzüne çıkıyor.
Özellikle bir sahnesi için bile bu filmi izlemenizi heyecanla tavsiye ederim. Akşam yemeği sahnesi çok ustaca yazılmış, oynanmış ve çekilmiş. O on dakikalık dilim, filmin konsantre bir özeti gibi. Filmi seyrettikten sonra insan önce “iki kardeşin arasındaki sorunlar ve yaşadıkları travmalar biraz fazla değil mi?” diye düşünüyor ama zaman geçtikte film hafızanızda farklı bir tat bırakıyor. Ramin Matin ve Emine Yıldırım’ın bundan sonraki işlerini merakla bekleyeceğiz.
Kusursuzlar iki kız kardeşin öyküsü üzerinden kadınların yaşadığı kişisel ve toplumsal baskıları, hayal kırıklıklarını, tedirginlikleri, güvensizlikleri, yaşadıkları yoğun öfkeyi iç içe geçirerek çok lezzetli bir gerilim filmi yapıyor. Yasemin ve Lale yaşıyor, nefes alıyor, alışılagelmiş kadın tiplemelerinin önüne geçiyor. Kız kardeşleri Esra Bezen Bilgin ve İpek Türktan Kaynak başarıyla canlandırıyor, zaten bu yüzden en iyi kadın oyuncu ödüllerini toplayarak ilerliyorlar. Esra Bezen Bilgin ve İpek Türktan Kaynak detaylı işlenmiş karakterlerini incelikle oynayabilmek için bir psikologla çalışmışlar, hatta karakterlerine bürünüp onlar gibi giyindikten sonra psikologla seanslar yapmışlar.
Kusursuzlar şimdiden 2013 Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Film, En İyi Yönetmen ve 2013 Malatya Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu ödüllerini aldı. 3 Ocak 2014’te gösterime giren Kusursuzlar bize kusursuzluk maskelerimizin yüzlerimizi nasıl ele geçirdiğini hatırlatıyor.
» Kusursuzlar film sayfası |