Bu sayfada yeralan verilerin tamamı özgün içeriktir. Antrakt Sinema’dan izin almadan tamamı ya da parçası kopyalanamaz, kullanılamaz.

 

Avrupa 64. Berlin Film Festivali’yle yoluna devam ediyor!

Nur Özgenalp Yazıları
Yazar: Nur Özgenalp

Nur Özgenalp bütün yazıları

İstanbul’u, Ankara’yı ve İzmir’i !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali heyecanı sararken Avrupa 64. Berlin Film Festivali’yle renkleniyor. Berlin, dünyanın dört bir yanından gelen filmlere, sinemacılara, basına ve seyircilere kapılarını çarşamba günü açtı. Wes Anderson’ın merakla beklenen filmi The Grand Budapest Hotel filmiyle başlangıcını yapan festival birbirinden önemli filmlere ve ilginç aktivitelere ev sahipliği yapıyor. Festivalin bu yılki ustaları arasında Wes Anderson, Ken Loach, Michel Gondry, Martin Scorsese, Wim Wenders ve Lars von Trier gibi Türkiye’de de filmleri ilgiyle takip edilen yönetmenler var. Lars von Trier, Nymphomaniac’la Berlin’de seyircilerle buluşuyor; hatta Berlinale Talent Panelleri arasında “NYMPHOMANIAC – Zor bir film nasıl satılır?” adlı bir panel var. Genellikle aynı oyuncularla çalışmayı seven Richard Linklater’ın 2013 yapımı Boyhood filmi de Berlin’de gösteriliyor. Linklater aynı oyuncularla çalışmasının yanı sıra zaman içine yayılan öyküleri film etmesiyle de ünlü. Onar yıl arayla çektiği Before Sunrise, Before Sunset ve Before Midnight filmleri 1990’lardan itibaren seyircilerin kalbinde taht kurdu. Şimdiden 2020’lerin Before’lu filmini ve Ethan Hawke’la July Delphy’nin ilişkilerinin evirildiği noktayı merak ediyoruz. Boyhood’da ise Linklater Patricia Arquette’le devam ediyor ve 2002’te başladığı projeyi bitiriyor. Tabii ki Ethan Hawke yine oyuncular arasında. Ayrıca son haberlere göre !f İstanbul da Boyhood’la kapanacak.

Belgeseller Berlin’i ele geçiriyor
2004’te sinemaseverlerin kalbinde Eternal Sunshine of the Spotless Mind’la taht kuran Michel Gondry bu yıl bir belgeselle Berlin’de. Ünlü dilbilimci ve düşünür Noam Chomsky üzerine hazırladığı Is the Man Who is Tall Happy? umarız Türkiye sinemalarına da konuk olur. Bu yıl sadece Gondry değil, birçok önemli yönetmen belgesele ağırlık vermiş; Berlin Film Festival’i de çoğuna ev sahipliği yapıyor. Cathedrals of Culture adlı belgesel film çeşitli ülkelerden usta yönetmenleri bir araya getiriyor. Filmin yönetmenleri arasında Wim Wenders, Michael Madsen ve Robert Redford da var. Cathedrals of Culture’un bir başka özelliği de üç boyutlu olması. Üç boyutlu popüler aksiyon ve gerilim filmlerin çoğaldığı bu günlerde bazı ustalar da üç boyutun anlatıma getirdiği avantajlardan yararlanmak için kolları sıvadı. Belgesel üç boyutu farklı bir şekilde tekrar keşfediyor. Cathedrals of Culture’un en az Wim Wenders’ın Pina’sının ve Werner Herzog’un Cave of Forgotten Dreams’i kadar etkileyici olmasını ümit ediyoruz. Bir diğer belgeselle Berlin’e gelen usta da Martin Scorsese. Heyecanla beklenen filmin daha ismi bile yok. Martin Scorsese, David Tedeschi’yle birlikte filmini New York Times gazetesinin kuruluşundan itibaren etkilediği politik ve sosyal arenanın üzerine kuruyor. İki yönetmen daha son ismine kavuşmamış ve hala yapım aşamasında olan film projelerine şimdilik Untitled New York Review of Books Documentary ismini vermiş. Scorsese ve Tedeschi’nin belgeseli seyirciyi sadece bir gazetenin tarihinde değil, yirminci yüzyıl Amerika’sında edebi ve kültürel bir yolculuğa çıkarıyor.

Berlinale Talent etkinlikleri
Berlin bu yıl çok ilgi çekici etkinliklere yer veriyor. Kamera arkası ustalarla buluşmalarda sinemaseverler yönetmenlerle, senaristlerle, üç boyut tasarımcılarıyla ve yapımcılarla buluşma imkânını buluyor. Paneller hem sinemacı olmak hem de ustaların ağzından işlerini dinlemek isteyenler için bulunmaz fırsat. Berlinale Talent Panelleri arasında ilk göze çarpanlar: Bağımsız sinema yapmak isteyenler için The Indie Filmmakers’ Guide to Cross Media; derinlikli kadın karakterler yaratmak isteyenler için Women on the Verge of Nervous Breakdown: Successful Screenwriting; televizyon dizileriyle ilgilenenler için Expanding Stories: Successfully Creating Television Series; film analizine meraklılar için How to Read a Film? Film Critics Meeting Filmmakers ve sinema türlerinin günümüzde nasıl iç içe geçtiğine dair Switching Genres: The Power of Hybrid Film. Kanımca bu etkinlikler Berlin Film Festivali’ni diğer birçok festivalden farklı kılıyor ve onun özgün ruhunu oluşturuyor. Genç sinemacıları, yazarları ve eleştirmenleri yönetmenlerle ve yapımcılarla bir araya getiren Berlin Film Festivali hem sinema festivalleri dünyasında önemli bir yere yerleşiyor hem de yeni nesil sinemacılarla ustalar arasında iletişimi mümkün kılan çok önemli bir platform kuruyor.

Türkiye ve Türkiyeliler
Bu yıl Berlin Film Festivali Türkiye sineması ve Türkiyeli karakterleri konu eden filmler açısından epey zengin. Berlin Film Festivali'nin gençlik bölümü olan Generation Bölümü’nde Türkiye’den Mavi Dalga ve Hüseyin Karabey’in Were Dengê Min (Sesime Gel / Come to My Voice) filmleri, Generation Kısaları arasında ise Hasan Serin’in Ağrı ve Dağ adlı kısa filmi gösterilecek. Panorama bölümünde Kutluğ Ataman’ın Kuzu’su, Forum bölümünde de Melisa Önel’in Kumun Tadı adlı filmi var. Türkiye kokulu filmler bunlarla bitmiyor. Danimarka’dan Generation Bölümü’nde gösterilecek olan MGP Missionen filminde Kopenhag’a gelen Karl’ın Türkiyeli bir genç kızla dostluğu anlatılıyor. Almanya’da yaşayan Bora Dağtekin’in filmi Fack ju Göhte ise Alman Sineması bölümünde seyircilerle buluşuyor.

Merak uyandıran filmler
Festivalde iki film önemli yönetmenlerden olmamalarına rağmen epey ilgi çekiyor. Biri Yeni Zellanda’dan What We Do in Shadows. Belgeselmiş gibi çekilen film vampirlerin günlük hayatlarını konu ediyor. Diğeri de Güzel ve Çirkin’in yeni yorumu. Fransa ve Almanya ortak yapımı olan Fransızca çekilen La belle et la bete (Beauty and the Beast) filmi merakla beklenenler arasında. Berlin’de bulunanlar hala geç kalmış değiller. Festival gelecek hafta sonuna kadar devam edecek. Koca bir haftayı birbirinden keyifli filmlerle ve festival etkinlikleriyle süsleyebilirler. Berlin’de olmayanlar ama festival havasını solumak isteyenler için Berlin Film Festivali’nin internet sayfasındaki programda bir gezintiye çıkmalarını gönülden tavsiye ederim. Böylece yıl boyunca dört gözle bekleyeceğiniz filmler listesine eklemeler yapabilirsiniz. İyi festivaller.

Ana Sayfa | Film Arşivi | Gelecek Program | Haberler | Gişe Raporu | Köşe Yazıları

Mesafeli Satış Sözleşmesi | Teslimat ve İade Şartları | Gizlilik Politikası

© Antrakt Sinema Gazetesi | Tüm Hakları Saklıdır