Bu sayfada yeralan verilerin tamamı özgün içeriktir. Antrakt Sinema’dan izin almadan tamamı ya da parçası kopyalanamaz, kullanılamaz.

 

Bir gemi kalkar bu limandan bilinmeze doğru

Oğuz Albayrak Yazıları

Sinemanın ilham noktaları bilinen yaşama daha çok dayalı olsa da gelişen teknoloji ve bilim adamlarının bitmek bilmez keşfetme arzusu sayesinde son elli yıllık dönemde dünya dışı oluşumlara ve orada olup bitene karşı bir bilgilenme hali söz konusu. Bunlar içinde en çok öne çıkanı ise Mars’a dair yapılan araştırmalar.

Çok uzun yıllardır NASA’nın Mars üzerinde yaptığı araştırmalar, oradan alınan örnekler yaşamın orada olup olmadığı, varsa hangi formlarda olduğu yönünde. Sinema da uzay ve bilinmezleri radarına alalı çok oldu. 1902 yılı yapımı “Aya Yolculuk” ile başlayan devamında Steven Spielberg’ün “E.T.”si ile tavan yapan uzay filmleri giderek kendi içinde bir tür halini aldı. Usta pek çok isim merak duygusunun tetiklediği bilinmezlik hayranlığını temele alarak üretmeye devam ettiler. Kimi zaman aksiyon kimi zaman korku kimi zaman da felsefeyi merkeze alıp bizleri mest eden filmleri sundular. Kubrick “2001: Uzay Macerası”nda diğer tüm filmlerinde olduğu gibi ilmek ilmek işlenmiş görsellik eşliğinde sinemanın en kötü karakterleri içindeki HAL 9000’i , Ridley Scott bir grup uzay adamının hayatını cehenneme çeviren “Yaratık”ı anlatırken bilinmezin ne derece daha fazla sorgulanması gerektiğinin hesabını sorar gibiydi. George Lucas ise “Yıldız Savaşları” serisi ile diğer galaksikerde yaşayan halklar arasındaki mücadeleyi anlatıyor gibi yapıp aslında dünyada olan biten her şeyi mekândan ve zamandan bağımsız halde ifade etmeyi tercih ediyordu. 

Teknolojinin ilerlemesi ile setlerin, makyajın ve modellerin yerini daha gerçekçi görünümü ile izleyiciyi mest eden CGI efektler alıyordu. Serilerin devam filmleri, örneğin “Yıldız Savaşları”, “Uzay Yolu”, CGI tarafından sağlanan kolaylık ve görsellikten son raddede faydalanıyor ve yaratıcıların aklından geçenleri perdeye daha kolay yansıtmalarını sağlıyordu. Geçen yılın ve sinema tarihinin en dikkat çeken yapımlarından biri “Yerçekimi” ise efekt teknolojisini sadece iyi değil etkili bir şekilde kullanarak Sandra Bullock’un uzayda yaşadığı yalnızlık hissini bizlere geçirmekte zorlanmıyordu. Filmin teknik ekibi de bu çabalarının karşılığını OSCAR töreninde ziyadesiyle alırken Warner Bros. Stüdyosu da filme yatırdığı yüz milyon doları toplam yedi yüz on iki milyon dolar dünya gişe getirisiyle son tahlilde hem popülerlik hem de sanatsal başarı elde eden bir yapım ortaya çıkartmış olmanın karşılığını almış oluyordu.

Animasyon türü de uzayda geçen aşk hikayesi, dokunaklı “WALL-E” ile diyaloglar olmadan da duyguların insanlara geçirilmesinin aslında çok zor olmadığını gösterirken, yalnızlığa karşılık sevginin her koşul ve zamanda insanlığın ihtiyaçlı olduğu yegane duygu olduğunun altını kalın çizgilerle çiziyordu.

Ana Sayfa | Film Arşivi | Gelecek Program | Haberler | Gişe Raporu | Köşe Yazıları

Mesafeli Satış Sözleşmesi | Teslimat ve İade Şartları | Gizlilik Politikası

© Antrakt Sinema Gazetesi | Tüm Hakları Saklıdır