Bu sayfada yeralan verilerin tamamı özgün içeriktir. Antrakt Sinema’dan izin almadan tamamı ya da parçası kopyalanamaz, kullanılamaz.

 

30 adımda hayat

Oğuz Albayrak Yazıları

Amerika tam bir kültür karmaşasıdır. Yedi milletten milyonlarca insan kendi benliklerini unutup Amerikan rüyasını yaşamaya başlayınca sadece kökenini de belirterek xx kökenli Amerikalı diye kendini tanımlar. Artık kendileri için nasıl bir tatmin bilinmez ama işin aslının bizim sinemada izlediklerimizden farklı olduğunu bilmeyen çok az insan kaldı.

Neden bu şekilde bir çeviri yapılmış bilmiyorum ama önümüze gelen yeni “Aşk Tarifi” sanki Amerika’nın bu çok kültürlü hikâyesini anlatıyor gibi. Filmin başında mutlu bir Hintli aile vardır ve başlarına gelen felaketin ardından diyar diyar sürüklenirken yaşadıkları teknik bir aksaklığın sebep olduğu bir kaza sonucu Fransa’nın küçük bir kasabasına yerleşme kararı verirler. Yeme içme üzerine hizmet vererek bugünlere geldikleri için aile reisi aynı yoldan ilerlemeye karar verir lakin bunun için seçtiği yerin yüz adım ötesinde (filmin orijinal adı buna gönderme yapıyor), tam karşılarında yörenin hatta ülkenin en bilinen restoranlarından biri ve onun son derece gaddar ve soğuk sahibi vardır. Yemek sektörünün çok önem verdiği Michelin yıldızı üzerine kurulu bir aşk, hayal kırıklığı, başarı, mutluluk, vs vs sonuçta tam bir hayatın ta kendisi bir film “Aşk Tarifi”

Farklı mutfak (aynı zamanda kültürlerin) savaşları şeklinde göçmenler ve yerliler konusuna parmak basmaya çalışan film bunu o kadar kısa yapıyor ki filmde olsa da olur olmasa da olur diyorsunuz. Sadece bu değil bunun gibi pek çok farklı hikâye hakkı verilmeden hızlıca geçip gidiyor perdede gözlerinizin önünden. Siz de sadece olan bitene yönetmenin layık gördüğü kadarıyla nail olabiliyorsunuz. Yemek ve mutfak kültürü üzerine bir film olunca insan daha dolu dolu sahneler bekliyor olsa da yakın zamanda vizyon yüzü gören “Şef” fast food üretimi üzerine odaklı olsa da “Aşk Tarifi”nden daha yüksek oranda mutfakta geçen sekansa sahip. Yönetmenin derdinin aslında bir yemek filmi değil, yemek kisvesi altında farklı kültürlerin iletişimi, aşkı, vb başka birçok konuyu anlatmak için film çekmek olduğunu anlıyorsunuz.

Fransız restoranın sahibesi rolündeki Helen Mirren her zamanki gibi bu filmde de ışıldayan performansıyla diğer oyuncuları ezip geçiyor. Filmin Hintli oyuncuları ona eşlik etmeye gayret etse de Dame Mirren’ın gücü karşısında çok fazla şansları kalmıyor doğal olarak. Şimdiye kadar hep sevgi dolu ve birlik beraberlik üzerine şeker pembesi tadında filmler çeken Lasse Hallström kuralını yine bozmayarak seyirciye beklediğini veren sıcacık bir filmin altına imza atmış. Son yıllarda yetişkin izleyiciyi hedefleyen yaz dramalarının son örneği olan “Aşk Tarifi” ele aldığı konuları hakkıyla işlemek konusunda yetersiz kalsa bile film bittiği zaman yüzünüzde tatlı bir gülümseme ile salondan ayrılıyorsunuz. Bu da sanatsal anlamda çok iddialı olmayan projenin görevini layıkıyla yaptığını gösteriyor.  

» Aşk Tarifi film sayfası

Ana Sayfa | Film Arşivi | Gelecek Program | Haberler | Gişe Raporu | Köşe Yazıları

Mesafeli Satış Sözleşmesi | Teslimat ve İade Şartları | Gizlilik Politikası

© Antrakt Sinema Gazetesi | Tüm Hakları Saklıdır