Bu sayfada yeralan verilerin tamamı özgün içeriktir. Antrakt Sinema’dan izin almadan tamamı ya da parçası kopyalanamaz, kullanılamaz.

 

Yaz ayları, devam filmleri ve bütçeler...

Oğuz Albayrak Yazıları

2010 yazı artık alışılagelmiş üzere devam filmlerinin arz-ı endam ettiği ve pastadan büyük payı aldığı bir mevsim olarak tarihteki yerini aldı. Arada özgün , yaz sezonu filmlerinden beklenmeyecek derecede kaliteli hatta en iyiler listelerinin tepesinde yer alan bir iki çalışmaya da denk gelmedik değil lakin genel manzara iç açıcı değildi.
Yaz mevsiminin hareketli ve bol kazançlı geçeceğinin sinyalleri aslında yılın ilk üç ayında gösterime çıkan Alice in Wonderland, Clash of the Titans, Valentine’s Day, Shutter Island gibi filmlerin gişede elde ettiği yüksek rakamlar ile hafifçe verilmişti ama asıl sebep 7.95 olan ortalama ABD bilet fiyatları mı?
2010 yazı tıpkı 2008’de olduğu gibi Iron Man ile başladı. Öncüsünün çok çok gerisinde kalan, yavan diyalogları, karton karakterleri ile paketi renkli ama içi boş bu açılışın ardından bu yılın devam filmi bombardımanı Sex and the City, Shrek, Twilight: Eclipse, Cats and Dogs, Toy Story 3… Birkaç istisna dışında hiçbir devam filmi öncülünün elde ettiği başarıyı elde edemez. Bu istisnaların bu yaz ki örnekleri genç nesli sinemalara koşulsuz çeken Twilight serisinin üçüncü filmi Eclipse ve yine bir serinin üçüncü filmi Toy Story 3.
Bu işin matematiğini çözmek biraz zor gibi aslında. Teoride (iyi bir yönetmen, iş yapacağına inanılan bir proje, iyi kotarılmış aksiyon sahneleri, vs.) gayet iyi gözüken ama iş pratiğe (sinemalarda arz-ı endam etme) geldiğinde iş yapmayan filmlerin neden çalışmadığının neden beklenilenin çok altında gişe yaptığının anlaşılmaması gibi. Her şey Prince of Persia, Knight & Day, The A Team, Robin Hood için iyi gözüküyor ilk bakışta. Güçlü oyuncular, CV’si yüzde olarak iyi filmlerle dolu yönetmenler, televizyonun çok izlenen dizileri, görkemli epik macera. E o zaman sorun nerede? Bunun cevabını iyi bir sinema izleyicisi olduğumu iddia eden ben çözemiyorum ve bunun için de bir kısım teorilerim var.
Hollywood bundan yıllar yıllar önce bir sinema dergisinde sıradan bir filmi tek bir fragman ile 100 milyon dolarlık gişe canavarına dönüştürebilir gibi ibareyle taçlandırılmıştı (o zamanlar ABD bilet fiyatı ortalaması 4 USD ortalama bir filmin bütçesi de 30 milyon USD civarındaydı). Çok da doğrudur aslında. İyi veya kötü sonuç olarak çok değişkendir ama The Village filmini düşünelim mesela. Fragmanı izleyen herkes ödünün kopacağını düşünüp, tam da yaz sıcaklarında korkudan titreyip kendime gelirim düşüncesinden feyz alarak sinemalara koşmuştu 2004 yazında. Sonuç ne oldu peki? Toplam gişe gelirinin yarısına yakını ilk üç günlük gişe, yarısından fazlası ise ilk haftalık gişe ile elde edilmişti. Bunun farklı bir bakış açısı da mevcut: belli kitleye hitap eden filmler, güncel örneği ise 10 eylül günü gösterime çıkan Resident Evil serisinin dördüncü filmi Afterlife. İlk hafta açılışı öncülü üç film gibi gayet tatmin edici lakin ikinci hafta rakamları yine öncülleri gibi yüzdesel bazda ciddi düşüşe gebe. Bu Hollywood kandırmacalarının dışında asıl sorun ise teori-pratik ikilisinin beklenen sonuçları vermemesinde. A Team çok izlenen ve unutulmaz bir televizyon dizisi olabilir ama tankı uçurmaya çalışmak gibi aksiyon numaralarının abes durduğu ve olan biten tüm olayın sahte para kalıpları için olması, dizi kahramanlarının durumu değil dünyayı kurtarır bir edaya bürünmesi dizinin özüne ters olduğundan formül istedikleri gibi işlemedi örneğin ve Fox gişede beklediği rakamlara (okyanusun her iki yakasında da) ulaştıramadı filmini. Zarar etmek ise DVD satış ve kiralamaları, TV gösterim gelirleri ile zaten na mümkün olduğundan gişede umduğunu bulup bulmamanın da ne kadar önem arzettiği tartışmaya açık bir durum.
Ek olarak karşımıza insanın ister istemez “Neden?” ve "Niye?" başlığında sınıfladığı filmler var? Robin Hood ve Sex and the City 2 filmlerini ele alalım bu başlık için. Universal hangi akla hizmet suyu çıkartılmış defalarca uyarlaması yapılmış bir projeye 200 milyon dolar gibi bir bütçe ayırır? Filmin tüm kadrosu OSCAR'lık olan kişiler olsa bile sadece tuttuğu halde devam filmlerine kapı açabilir düşüncesiyle Robin Hood’u diriltme çabalarına (Russel Crowe ve Cate Blanchett’a rağmen) şu yıl ve zamanda ne gerek var? Salt filminin de ucu gayet açık ve devam filmi mesajı kör gözüne parmağım gibi verilmiş zira buna bir itirazım yok çünkü ciddi bir şekilde ele alınırsa Jason Bourne’un yaşadığı evrimi neden Evelyn Salt yaşamasın? Serinin tüm sezonlarını izlemiş bir arkadaşım Sex and the City 2 için çok basit bir şekilde olmamışlığı ve olamayacaklığı ifade etmişti “yaşlanmış artık bunlar orta yaşlı kadın değil yaşlılık sınırında olan kadınlar” ile. Bunu biz alenen görebiliyoruz da filme ilk filmin yüzüsuyu hürmetine 100 milyon dolar gibi uçuk bir bütçe ayıran New Line neden göremiyor? Bütçe, evet bütçe. SATC 2 için 100 milyon dolar uçuk bir bütçe çünkü ortada ne muhteşem patlama sahneleri var ne de insanın nefesini kesen efektler. Bu işin parametresi ne peki? Büyük yıldızlar mı? Eğer söz konusu SATC kızları ise varlıkları o dizi ve devamında gelen sinema filminden ibaret ise (SJP dahil) büyük bir yıldızdan bahsedemeyiz. E peki bu para nereye gitti? Film sebebiyle bedava reklamı yapılan marka tasarımlara mı? Bunu çözdüğüm noktada sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyacağım zira sinemadaki varlıkları bu insanlara göre çok çok aleni olan Jennifer Aniston ve Aaron Eckhart düellosu türün başka bir örneği Love Happens için onaylanan bütçe sadece 18 milyon USD.
Inception olsun, Despicable Me olsun iyisiyle kötüsüyle bir yaz sezonunu geride bırakıp yaz kadar hareketli geçeceğine inandığım hem ciddi hem de yazı aratmayacak aksiyon ve komedi dolu, Titanic’in beşik gibi sallanan filikaları misali sonbahar/kış filmlerinin kucağına bırakıyorum kendimi.

Ana Sayfa | Film Arşivi | Gelecek Program | Haberler | Gişe Raporu | Köşe Yazıları

Mesafeli Satış Sözleşmesi | Teslimat ve İade Şartları | Gizlilik Politikası

© Antrakt Sinema Gazetesi | Tüm Hakları Saklıdır