Bu sayfada yeralan verilerin tamamı özgün içeriktir. Antrakt Sinema’dan izin almadan tamamı ya da parçası kopyalanamaz, kullanılamaz.

 

Akif Beki’nin sinema hakkında bildikleri üzerine

Sabahattin Çetin Yazıları

Hürriyet Gazetesinin 7.10.2014 Salı günkü sayısında Akif Beki, Altın Portakal Film Festivali’nde yaşanan krizi ‘çok otoriter bir yöntem’le çözmüş. Ben yazısını okurken, bir filmde postallarıyla kümesteki yumurtaları çiğneyen cahil ve acemi çiftçi yamağını hatırladım.

Festival komitesinin ve sektörün sorumlu insanlarının ve hatta sayın Menderes Türel’in günlerdir kılı kırk yaran bir titizlikle çözmeye çalıştıkları ve olumlu bir noktaya getirdikleri krize Akif, ayağındaki postal ve elindeki balyozla saldırıyor. İncelikten ve zerafetten yoksun bu görüşler umarım yeni bir krize yol açmaz.

Akif, ‘Altın Portakal’ın öz ve temel kimliğinin ‘ulusal yarışma’ olduğunun farkında değil. Bu nedenle ‘ulusal yarışma’yı kaldırın diye buyuruyor. Bu ultra cehaletini kanıtlarcasına Cannes’ın uluslararası olduğunu ileri sürüyor. Yani Cannes hakkında da hiçbir şey bilmediği anlaşılıyor.    

Cannes, yeryüzü sinemasının bir yıl içinde yapılmış on binlerce filminin yarışmak için başvurduğu en büyük ve eşsiz bir organizasyondur. Dünya sinemasının kalbidir. Her yıl beş bin gazetecinin ve yirmi bin sinema adamının film alıp sattığı dünyanın en büyük sinema arenasıdır.

OSCAR ise esas itibari ile ‘ulusal’ bir yarışmadır. Sadece Amerikan Sineması’nın ürünleri yarışır. İngilizce olarak çekilmemiş ‘yabancı film’ dalı talidir…

Akif, ‘jüri’ler hakkında da yanlış bilgilere sahip. Jüriler tavsiye niteliğinde karar almazlar. Altına imza attıkları jüri kararları hiçbir merci tarafından değişikliğe uğratılamaz. Bu kararlar kamuoyuna açıklandıktan sonra herkes istediğini söylemekte ve yazmakta, beğenmekte veya yermekte özgürdür.

Bu yıl yaşanan ‘kriz’, bu temel kuralın ‘günümüzün yaşanan Türkiye Gerçeği’ne uydurulması gibi garabet bir çaba olarak ortaya çıkmıştır. Ancak; başta Festival Komitesi ile mesleğimizin sorumlu insanları, kurumları ve sayın Türel, yapılan kural yanlışını erkenden fark ederek ‘krizi’ çözme yoluna gitmiştir.

“Kimse ‘baskıyı alttan almadı’ Akif. Herkes ‘çözüm’ için duyarlılık gösterdi. Antalya Altın Portakal Film Festivali, meslektaşlarımızın emeği ve alınteri bu günlere kadar yaşatılmış ve yaşatılmaya devam edeceği ilk ve en değerli bir organizasyondur. Mesleğimizin yüzüncü yılını kutladığımız bu yılda, çok olumsuz ve cehalet dolu yaklaşımlarla festivalin hırpalanmasını kimse arzu etmiyor.”

Jürileri ‘kapı dışarı’ atmayı öneren Akif, elli yıl içinde yapılan festivalde ‘Altın Portakal’ kazanan yüzlerce filmimizi ‘boş teneke kutusu’ olarak niteliyor. ‘Sanatı siyasallaştıran istismarcılara da kapının kapatılması’nı öneriyor. Hangi yanlışını düzeltelim? Hangi hakaretine cevap verelim? En masum filmin bile içinde ‘bir siyasi öge’ bulunduğunu mu söyleyelim, yoksa Akif’in kulaklarının elli yıldır teneke kutusu sesi ile beslendiğini mi? En iyisi bütün jürileri Akif belirlesin ve hatta bütün yarışma filmlerini o seçsin.

Türkiye Sineması’nı bu kadar küçümsemek hakkını sana kim verdi Akif kardeş. Sen merak etme biz sorunumuzu kendi aramızda çözeriz. Hiç kimse postal giyip eline balyoz almasın. Akif(*) de almasın…

*Akif Beki ile tanışırız. Bana ‘ağabey’ diyerek hitap ettiği için yazıda ‘Akif’ diye hitap ettim..

Ana Sayfa | Film Arşivi | Gelecek Program | Haberler | Gişe Raporu | Köşe Yazıları

Mesafeli Satış Sözleşmesi | Teslimat ve İade Şartları | Gizlilik Politikası

© Antrakt Sinema Gazetesi | Tüm Hakları Saklıdır