Bu sayfada yeralan verilerin tamamı özgün içeriktir. Antrakt Sinema’dan izin almadan tamamı ya da parçası kopyalanamaz, kullanılamaz.

 

Rotterdam Film Festivali sessizce kapanışını yaptı

Nur Özgenalp Yazıları
Yazar: Nur Özgenalp

Nur Özgenalp bütün yazıları

Geçtiğimiz pazar günü Rotterdam Film Festivali sona erdi. 30 Ocak 2015, cuma gecesi düzenlenen törende festivalin başarılı filmleri ödüllerine kavuştu. Hivos Tiger Ödülü ilk ya da ikinci filmini çeken üç yönetmen arasında paylaştırıldı: Carlos M. Quintela La obra del siglo’yla, Juan Daniel F. Molero Videophilia’yla ve Jakrawal Nilthamrong Vanishing Point’le 15.000 Euro değerindeki ödüllerini aldılar. Seyirciler Rotterdam Film Festivali 2015’in IFFR Seyirci Ödülü için James Napier Robertson’un The Dark Horse filmini seçtiler. Dioraphte Ödülü de Oscar Ruiz Navia’nın Los hongos filmine gitti. The Big Screen Ödülü Debbie Tucker Green’in Second Coming, NETPAC Ödülü Ju Anqi’nin Poet on a Business Trip, FIPRESCI Ödülü Isabelle Tollenaere’in Battles, KNF Ödülü Michael Noer’in Key House Mirror ve MovieZone Ödülü James Napier Robertson’un The Dark Horse filmlerine verildi.

Bu yıl Rotterdam Film festivali sakin ve biraz da sönük geçti. Hem Rotterdam hem de Hollanda için çok önemli olan festival, Cannes Film Festivali ve Berlinale gibi dünyaca ünlü sinema festivalleri arasında yer alıyor. Maalesef ki son yıllarda ışığını kaybetmeye başladı. Geçen yıl Rotterdam Film Festivali’ne katılan sinema yazarları festivalin gitgide kan kaybettiğini yazmışlardı. Benim ilk Rotterdam Film Festivali deneyimim olduğu için filmden filme keyifle koşmuştum. Yine de önemli birçok filmin gelmediğini fark etmiştim. Bu yıl varlığını iyice hissettiren olumsuz değişiklikler festivalin can çekiştiğini kanıtladı. Rotterdam Film Festivali’nin genç ve az deneyimli yönetmenlerin filmlerine destek vermeye çalışması çok güzel bir girişim. Ancak neredeyse tüm programını bu tip filmlerden oluşturması sinemaseverleri doyumsuz bırakıyor. Festival seyircisi sinema sanatının hazzını duyabileceği filmleri izlemek ister. Gelin görün ki bu yıl festival neredeyse tüm programını yeterince geliştirilmemiş hissiyatı yaratan filmlerle doldurmuştu.

Dahası dünyaca konuşulan filmlerden festivalde gösterilenler zaten pek yakında sinemalarda da gösterilecek filmlerden oluşuyordu. Bunlar arasında en kayda değenler İran yapımı vampir filmi olan A Girl Walks Home Alone at Night ve Japon animasyon ustası Ghibli Stüdyosu’nun son filmi When Marnie Was There’di. Bu sefer de Uluslararası Rotterdam Film Festivali kendi uluslararası unvanını yıktı. Her iki film de orijinal dillerinde Flamanca altyazıyla gösterildi. Bunun sebebi festivalin zaten gösterime girecek filmi iç dağıtımcılardan daha ucuza alıyor olması. Küçük tasarruflar uğruna dünyanın dört bir yanından gelen uluslararası seyircisini hiçe sayması Rotterdam Film Festivali’ne hiç yakışmadı. Flamanca konuşamayan seyirciler bu duruma dair olumsuz fikirlerini Twitter’da ve bilet satış noktalarında dile getirdiler. A Girl Walks Home Alone at Night’i dil zorluklarına rağmen izleyen seyirciler birazcık olsun tatmin olsalar da festival boyunca bu keyfi sürdüremediler. İlgi çekici öyküsü ve sırdaşı anlatım biçimiyle A Girl Walks Home Alone at Night keyifle izleniyor ama insanın canı biraz da ustaların elinden çıkma, incelikle dokunmuş film izlemek istiyor. Tam, “Acaba IFFR’nin programı özensiz değil de bu yıl sinema için kötü bir yıl mıydı?” diye düşünecekken Berlin Film Festivali’nde şu filmleri kaçırmayın diye bir liste geldi. Uzun listede ilk göze çarpanlar Werner Herzog’un Queen of the Desert, Jafar Panahi’nin Taxi, Wim Wenders’ın Everything Will Be Fine, Terrence Malick’in Knight of Cups ve Joshua Oppenheimer’ın The Look of Silence filmleri. Bunlarla bitmeyen liste uzayıp gidiyor. Rotterdam Film Festivali bu filmlerden birini, ikisini ya da tüm dünyada merakla ne zaman geleceği takip edilen filmlerden en azından birini festival programına ekleyemez miydi? Hatta bu durum, geçen yılın da programının aslında ne kadar sönük olduğunu ortaya çıkardı. Merakla beklenen Jean-Luc Godard’ın üç boyutlu filmi Goodbye to Language gelmemişti. Simdi Amsterdam’da EYE Sinema Müzesi’nde gösterime girdi. Bu durumda EYE’ın normal programı bile Rotterdam Film Festivali’nden daha ilgi uyandırıcı.

Rotterdam Film Festivali’nin kan kaybetmesinin sebebi Hollanda’da son yıllarda kültür ve sanat alanlarında bütçelerin kesilmesine bağlı olabilir. Neoliberalist politikanın festivali nasıl etkilediğini festival etkinliklerine göz attığınızda kolaylıkla görebilirsiniz. Film Festivallerinin özelliği öncelikle kolay ulaşılamayan ama önemli filmleri seyirciyle buluşturması, ardından da film yönetmenlerini seyirciyle ve diğer sinemacılarla bir araya getirerek festival süresince sinema üzerine fikir alışverişinin yapıldığı ortamlar yaratmasıdır. Rotterdam Film Festivali bu yıl çeşitli yönetmenlerle söyleşi etkinlikleri düzenledi ama bunlar geçen yıla nazaran çok azdı. Ayrıca bir pazarlama şirketinin satış taktiklerine benzeyen etkinlikler film seyircisinde üzüntü yarattı. Satrançla ilgili olan filmin ardından minik ve sönük bir satranç turnuvası düzenlenmesi ya da işaret diliyle konuşanların olduğu bir filmle bağlantılı işaret diline giriş dersi düzenlenmesi sinemaseverlerin heyecanını kursaklarında bıraktı. Festivalin sinemasal etkinlikler yerine filmlerin içeriklerindeki ilgi çekici mevzuular üzerinden ürettiği yapay aktivitelerle programını düzenlemesi hiç hoş olmadı.

Peki, hiç mi ilginç ve kaliteli bir etkinlik yoktu? Pussy Riot’in üyelerinin haklarında yapılan belgesel filmin, Pussy versus Putin part 2, gösterimi öncesi konuk edilmeleri ilginçti. Pussy Riot üyeleri Nadya and Masha seyirciyle sohbet etti ve seyirciye daha önceden hiçbir yerde gösterilmemiş olan filmden bölümler izletti. Bazı yönetmenlere Twitter aracılığıyla dünyanın dört bir yanından soru sorulabilmesi ve cevaplarının Canlı Yayın’da izlenebilmesi de kayda değer başarılı bir girişimdi. Ayrıca Bruce McClure’un Witte de With’deki sergisi görülmeye değerdi. Kendi Propaganda Filmini Yap Atölyesi de bir sinema festivaline yakışır bir etkinlikti. Gelecek yıl bunlara benzer ve sinemaya dair etkinliklerin çoğalmasını ümidiyle. Aksi takdirde sinemaseverler için soğuk kış günlerinde bin bir zahmetle yol kat edip Rotterdam Film Festivali’ne sadece konserler ve partiler için gitmek çok çekici olmayacak. Nasıl olsa programdaki filmlerin çoğu kendi şehirlerindeki sinemalara da gelecek. Hatta Amsterdam’da yaşıyorlarsa daha çeşitli ve zengin bir programa festival zamanı dışında da ulaştıkları için festivale gitmek için çaba harcamayacaklar. Festivalin Rotterdam’lı sadık seyircisini kaybetmesi bile kuvvetle muhtemel, çünkü Rotterdam seyirciyle yaptığım söyleşilerde festival zamanı dışında da şehirde çok enteresan sinema etkinliklerinin olduğunu öğrendim. Rotterdam sinemalarına ve film etkinliklerine dair yazım pek yakında Antrakt Sinema’da yer alacak.  Şimdilik Rotterdam Film Festivali’nin bir an önce silkinip, küllerin doğmasını diliyoruz.

Ana Sayfa | Film Arşivi | Gelecek Program | Haberler | Gişe Raporu | Köşe Yazıları

Mesafeli Satış Sözleşmesi | Teslimat ve İade Şartları | Gizlilik Politikası

© Antrakt Sinema Gazetesi | Tüm Hakları Saklıdır