|
Paris’te bahar bambaşkadır, çiçekler açar, Concorde meydanı yakınlarındaki parklara, çocuklarla gidilir. Jean-Luc Godard’ın ‘Une femme est une femme’ ‘Kadın kadındır’ adlı filminde, dansçı Anna Karina, hamilelik günlerini hesaplamaktaydı, sevgilisi Jean-Paul Belmondo’dan bir çocuk istiyordu. Küçük evinde, bunları düşünürken, diğer yakın erkek arkadaşıyla da bir araya geliyor, sevgilisinden bir bebek beklediğini söylüyordu. Geceleri küçük bir kulüpte dans eden Anna Karina, gerçek hayatta da sonradan, yönetmen Jean-Luc Godard’ın eşi olacaktı… Paris’e bahar, renklerle gelmişti bu kez, uçan balonlar, uçurtmalar gökyüzünde savruluyordu, çocuklar bu balonların ardından koşuyorlardı… Jean Luc Godard’ın diğer filmlerinden, bilim kurgu ve film noir türündeki ‘Alphaville’, fantezi bir yolculuğa çıkılan ‘Çılgın Pierrot’ hep gerçeküstü, cinsel fantezilerle yüklüydü… Bense Paris’ten, İstanbul’a gelmeyi düşünüyordum. Paris’te bahar güzeldi, bense özlem içindeydim… 1960’lardaki Fransız Yeni Dalga’sından olan bu filmi kucaklıyordum, Fransız besteciler, Fransız ressamlar arasındaydım hep, kafelerdeki edebiyat sohbetlerine de katılıyordum, mutluydum, ama İstanbul özlemi bambaşkaydı, geri dönecektim, yakında geri döneceğimi biliyordum.
|
