Bu sayfada yeralan verilerin tamamı özgün içeriktir. Antrakt Sinema’dan izin almadan tamamı ya da parçası kopyalanamaz, kullanılamaz.

 

Ağaç yaşken eğilir

Oğuz Albayrak Yazıları

Öncelikle “dikkat” demem lazım. Nedeni de bu yazının beylik cümleler içermesidir. Çağdaşlaştıkça bozulan toplum yapısını toparlama derdine düştü ileri medeniyet ülkeleri. Aile olmanın öneminden ve onu korumaktan tutun birlikten kuvvet doğara mesajlar alttan alta veriliyor. Bu mesajlar için ise en önemli mecra önceden çizgi film artık animasyon denilen film türü.
Neden animasyonlar derseniz de cevabım hedef kitlenin geleceğin toplum yapısını oluşturacak çocukların olmasıdır. Bizler eğlencelik gözüyle baksak bile yeni izleyebildiğim bu yılın hit filmlerinden Despicable Me (bizde Çılgın Hırsız adıyla oynadı) filmi bana bambaşka şeyler düşündürdü. Filmin ana karakteri Gru annesi tarafından hiçbir şekilde takdir edilmeyen ve hakkı verilmesi gereken işler yapsa bile hakkı verilmemiş bir karakter. Doğal olarak dünyaya karşı biraz nefret dolu bir kişilik büyütmüş kendisiyle beraber. Sadece annesi diyorum ve bunu normal karşılıyoruz ama baba figürü nerede? Hiç bunu sorguluyor muyuz?
Demek parçalanmış ailelere o kadar alışmışız ki hedef kitle çocuklar bile olsa senaryoya hiçbir şekilde baba ekleme ihtiyacını duymamış senaristler. İki farklı karakterin yaşam koşulları, aynı çatı altında sevgiye rağmen umduğu sonucu bulamaması vb bir sürü etken yüzüne ayrılması normal. Çok fazla benim gibi eleştirel gözle izlemeseler de genç nesile paylaştıkça hayat güzeldir, birlikten kuvvet doğar gibi mesajları ardı arkasına veren ve bence güzel de yapan bir filmin yapmaması gereken bir hata baba figürünü atlaması. Kaş yapayım derken göz çıkartmak tam olarak bu olsa gerek. Disney filmleri ile karşılaştırmak gibi bir amacım veya hedefim yok yanlış anlaşılmasın. Neden Disney çünkü 1937 yılında piyasaya sürdükleri ilk çizgi film Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler’den sonra başkalarının alana el atmasının uzun sürmesi sebepli hakim pozisyonunda idi.
Ufak tefek hareketlenmeleri es geçecek olursak Dreamworks Stüdyosu’nun 1998 yılında gösterime soktuğu iki film; Prince of Egypt (Mısır Prensi) ve Antz (Karınca Z) ile piyasada bende varım nidaları yükselmeye başladı. Başkaları yapabiliyorsa neden ben yapmayayım tezinden feyz alan diğer stüdyolar da denemelere başladı. İlk sonuçlar iç açıcı olmamasına rağmen gelinen noktaya bakıldığında katedilen yolun bir hayli iyi olduğu söylenebilir. Fox’un Ice Age (Buz Devri) serisi, Warner Bros.’un Happy Feet (Neşeli Ayaklar)’i, Universal’ın yukarıda bahsi geçen Despicable Me (Çılgın Hırsız)’si, Sony’nin Cloudy with a Chance of Meatballs (Köfte Yağmuru)’u rüşt ispat edilen filmler oldular. Devamı gelir ya da gelmez bilinmez ama Disney sektörde tek başına at koşturmadığının sonuna kadar farkında olsa gerek. Disney kriter alarak ilerliyoruz ama Disney animasyonu dediklerimiz aslında işbirlikçileri Pixar stüdyosunun işleri aslında. The Lion King (Aslan Kral) ve Aladdin dışında yüksek gişe getirisi sağlayan filmlerin hemen hepsinin altında Pixar/Disney ortaklığının imzası var.
Animasyonları bu kadar çekici kılan ne peki? Son 10 yıllık zaman diliminde özellikle ilk Shrek ile başlayan süreçte seslendirme kadrosundaki yıldız isimler, görsel anlamda çocukları senaryosu ile hem çocukları hem de yaşı daha büyük kitleyi hedefler hale gelmesi en büyük etken. Ana karakterler çocukları hedeflese de Ice Age sersinin üçüncü filminde Simon Pegg tarafından seslendirilen Buck karakteri yetişkin izleyici için tasarlanmış değil mi sizce de? Filmler için özel bestelenen ve yazılan şarkılar da işin cabası. Her yıl akademi ödüllerinde şarkı dalındaki adaylardan bir veya ikisi mutlaka demeyelim ama genellikle animasyon filmler için bestelenen şarkılar oluyor.
Sona geldiğimizde en başa dönüyoruz yeniden. Aile olmanın, paylaşmanın, birlik olmanın ve birlik olmanın karşılığının da iyi arkadaşlıklar olmasının, her iyilikten maraz doğmayacağının mesajları bombardıman gibi veriliyor olması bence güzel. Şu an belki çok farkında değiller ama ilerleyen yıllarda bir araya gelme vesilesi bayramlarda yılın üç yüz gününü beraber geçirdiği arkadaşlarına inat ailesiyle geçirmenin önemini yeni nesil eninde sonunda anlayacaktır. Yaşlanmadım henüz lakin gün gelecek “Nerede o eski bayramlar” tedavülden kalkacak mı merak ediyorum.
Yazının başlığında ve atalarımızın da dediği gibi ağaç yaşken eğilir. Kendi neslim filmi izler, eğlenir ve çıkar gider ama sinemaya giden çocuk bilinçaltına bir şekilde kaybedilen değerlerin önemi mesajıyla evin yolunu tutar. Bu sizlere ulaşan on ikinci yazım, temennim ise animasyonlarda verilen mesajların hedefini on ikiden vurmasıdır.

» Çılgın Hırsız film sayfası

Ana Sayfa | Film Arşivi | Gelecek Program | Haberler | Gişe Raporu | Köşe Yazıları

Mesafeli Satış Sözleşmesi | Teslimat ve İade Şartları | Gizlilik Politikası

© Antrakt Sinema Gazetesi | Tüm Hakları Saklıdır