Yıl biter heyecan olur

Gişe anlamında en az yaz ayları kadar hareketli geçmesini beklediğim yıl sonu bu sene tam anlamıyla ters köşe yaptı diyebilirim. Harry Potter serisinin son filminin ilk bölümü (zincirleme isim tamlamasına buyurun) olmasa tam anlamıyla kan ağladı diyebiliriz ABD sinemaları. İki bin on yılı yüksek gişe getirilerinde öne çıkan filmlerin hemen hepsi Eylül öncesi gösterime çıkanlar.
Aslında seyircinin suçu da yok bu konuda. Önlerine sunulan seçeneklere bakınca Fransız kökenli Anthony Zimmer yeniden çevrimi Turist, yıllar evvelinden Disney stüdyosu uktesi Tron Legacy, zorlama bir Zor Baba serisi devam filminden hangi birisinin insanları akın akın sinemalara çekmesini bekliyoruz ki? Halihazırda iş yapanların da hani film olsun da gidelim düşüncesiyle iyi kötü bir getiri sağladığı alenen ortada.
Ödüllendirilmenin güzelliğinden, sonuçlarından ve nelere kadir olabileceğinden daha önce bahsetmiştim. Yıl sonu sebepli birer birer aday listeleri açıklanmaya ve eleştirmen birliği ödülleri dağıtılmaya başlandı okyanusun diğer yakasında. Geçen yıllara oranla çok fazla iyi filmin, mükemmel performansların bolluğundan söz edemeyiz ama açıklanan aday listelerine bakarak genel bir geçtiğimiz yıl değerlendirmesi yapayım istedim.
Bu kısır gişe filmi noksanlığında sahne ödül sezonu için ayrılmış, bekletilen filmlere kalıyor listelerde. Darren Aronofsky’nin Natalie Portman’ı ilahlaştırdığı filmi Black Swan bu filmler içinde en çok ön plana çıkan. Benim henüz izlemediğim ancak büyük beklenti içinde olduğum Mark Wahlberg lokomotifli Chrisitan Bale, Amy Adams, Melissa Leo vagonlarını peşi sıra sürükleyen The Fighter, Colin Firth yönetiminde ilerleyen The King’s Speech gemisi ve kimsenin buraya kadar geleceğini öngöremediği David Fincher Facebook güzellemesi Sosyal Ağ.
Sosyal Ağ tam olarak son kısma dahil edilemeyebilir zira gösterime çıktıktan sonra beklenilenin üzerinde gişe ve iyi eleştiri bombardımanına tutulan film bu sene Altın Küre, eleştirmen birlikleri vb birçok ödül sisteminin gözdesi durumunda. En iyi film, yönetmen dahil pek çok dalda ve farklı mecralarda ödüllendirilen filmin Akademi Ödülleri’nde göstereceği performansı merakla bekliyorum. Görünen çok büyük bir aksilik olmazsa kazananın bu film olacağı.  Tüm bu kısırlık içinde bir de film adayı sayısının on taneye çıkartılması bu sene iyi iş yapan ve iyi de eleştiriler alan Inception, Toy Story 3 gibi filmlere yarayacak zannımca. Yanisi Dark Knight’ın kanı yerde kalmıyor.
Black Swan dedik ama ortada Natalie Portman oyunculuğu ve kurgusu dışında alması muhtemel adaylıkların ödüle dönüşeceği şüpheli gözükmekte. Yine de Kuğu Gölü Balesi üzerinden böyle bir hikayeyi bize sunan yönetmen, senarist ve görüntü yönetmenine saygıda kusur etmemek lazım. Birkaç yıl evvelinde yaşanan Kraliçe filmi etkisini burada da göreceğiz sanırım. Yılın kadın oyuncusu Natalie Portman zamanında Helen Mirren’ın yaptığı gibi rakiplerine oranla açık ara önde. Onu en çok zorlayabilecek aday ise The Kids are Allright filmindeki rolü ile Annette Bening olabilir. Diğer oyuncuların aday listesi boş kalmasın diye aday gösterileceğini şimdiden belirtmek isterim.
Erkek oyuncu kategorisinde işler biraz karşık benim tarafımda. Kim aday olur veya kazanır tam kestiremesem de Sosyal Ağ’dan Jesse Eisenberg, 127 Hours’tan James Franco, The King’s Speech’ten Colin Firth (birden kazanması muhtemel gibi bir şimşek çaktı) bu dalda yılın öne çıkan isimleri olarak ipi göğüslemek için mücadele edecek olan oyuncular.
Belli başlı kategoriler için önümüze çıkan ilk tablo bu şekilde. İşin değişkenleri ise başarılı bir halkla ilişkiler çalışması ile adaylık sürecinin başlamasından itibaren sarfedilmesi gereken yoğun çaba ve bolca akıllıca reklam. Bu konuda ise adayların Chicago müzikaliyle Yardımcı Kadın Oyuncu dalında aday olduğu yıl ödüle ulaşan Catherine Zeta-Jones’tan ders alması lazım.
İki bin on güzel gibi başlayıp aynı düzeyi tutturamadı benim için. Bu yeni yıla dair beklentim olmadığını belirterek olanların isteklerine ulaşmasını dilerim.

» Harry Potter ve Ölüm Yadigarları: Bölüm 1 film sayfası