Jordan Peele’nin 2019’da yazıp yönettiği Us, biz anlamına gelebildiği gibi United States kısaltması olarak da okunabilir. Film şu cümlelerle başlar: “ABD topraklarının altında binlerce kilometre uzunlukta tüneller uzanır. Terk edilmiş metro hatları, bağlantı yolları ve çorak madenler... Pek çoğunun da kullanım amacı bilinmiyor.”
Film aslındabu sır gibi saklanan yerlerin klon çalışmaları için kullanıldığını ifşa eder. Klon çalışmalarının koyun Dolly’den öteye gitmediğini düşünebilirsiniz tabii, ABD başkanı Biden’ın bile klon olduğu tartışılıyorken, sizce bu ne kadar doğru olabilir?
İnsan klonlamanın sonuçları çok tehlikeli olsa gerek ki, 1996’da Dolly doğduktan sonra, 1997’de Bahamalar’da Clonaid adlı bir şirket olarak kayıtlı insan klonlama merkezi kuruluyor ve çalışmaları medyada hiç yer almıyor, üstelik klonladıkları ilk insanın adına Eve adını verdiklerinin de kimsenin haberi olduğunu sanmıyorum. Tanışık olduğumuz klonlar bir tek dinozorlar değil miydi yoksa? Steven Spielberg 1993’te ilk Jurassic Park’ı çektiğinde patlama yaratmıştı ve zihinlerimize klonlamanın mümkün olduğu böylece kolayca yerleşmişti. İnsan klonlamadan önce, yani Eve’ye gelene kadar, kitlesel bilinç altına atılan en önemli tohumdu Jurassic Park filmleri.
Us, kısaca bir çekirdek ailenin kendi kopyalarıyla karşılaşmalarıyla başlayan bir intikam-güç savaşının dehşetle sonuçlanmasını merkez alıyor. Bu dehşeti engelleyen tek şey yer altı ve yer üstü arasındaki sınır çizgisi. Çizgiyi geçen klonlar kaosa neden oluyor; çünkü yer altında yaşayanlar yani klonlanmış olanlar, normalde kafeslere kapatılmış çiğ tavşan etiyle besleniyorlar. Tavşan bazı kültürlerde uzun yaşamı simgeler ve klonlar tavşan yiyerek uzun yaşam simgesinin artık kendileri olduğunu söylüyor adeta. Ötekileştirilen her şeye uyarlayabiliriz yer altındakileri. Yer altını ne amaçla kullandıklarını da... Sınıfsal mücadelenin, adaletsizliğin, açlığın, şiddet ve dehşetin kol gezdiği, polislerin imdat çağrılarına cevap vermeye tenezzül etmediği bir Amerika görüyoruz yer üstünde ve bunun hiç de hayalleri süsleyen bir tarafı yok. Amerikan rüyası olarak şişirilen balonu bu filmle patlatıyor Peele. Yeremya 11.11 filmin içinde yer alan kutsal kitaptan bir şifre. Yönetmen bu şifreyle izleyiciye mesajı veriyor.
Açılımı: “Rab diyor ki: Onların üzerine yıkım getireceğim, kaçamayacaklar. Bana ağlasalar da onları dinlemeyeceğim.”
Duaların karşılıksız bırakılması nasıl bir kötülük karşısında mümkün olabilir ki? İnsan kendi kendine öyle bir kötülük yapacak ki sonunda kaçamayacak. Klonlama çalışmaları gibi mesela? Tarihin akışına yön verenlerin klonlamayla yeniden diriltildiğini düşünsenize. Kader ne olacak bu durumda? Filmde klonların kaderine de değinilmiştir. Şu şekilde, bir insan klonuyla aynı ruhu paylaştığı için kaderde bu bir paradoksa sebep olur zaten sırf bu nedenle yer altına mahkum edilirler, deneyler fiyaskodur. Gizli kalmaları gerekmektedir. Bir nevi “Strigoi” haline getirir yönetmen klonları çünkü görünmezlerdir çizgiyi geçene kadar ve bana kalırsa unutulmaz filmler arasındadır Us. Biz neyiz? Gerçek mi, yoksa mahkum edilmiş bir kopya mı?
» Biz film sayfası |