Bu sayfada yeralan verilerin tamamı özgün içeriktir. Antrakt Sinema’dan izin almadan tamamı ya da parçası kopyalanamaz, kullanılamaz.

 

Fütüristik Suçlar - Crimes of the Future (2022)

Başak Tuncel Yazıları

“İnsan bedeninin değişimi hükümetleri endişelendirir. Aslında endişe kaynağı insanın evrimidir.

“Body is reality?” Sondaki özellikle soru işareti. Geçmiş ve günümüz estetik değerleriyle alay eden, onları kendi orijinal silahlarıyla ironik bir şekilde havaya püskürten, makineleşme, hız, estetik, teknolojik ilerleme gibi gelenekleşmiş ilinekleri reddeden fütürist olmayan ancak fütüristik bir film Crimes of the Future. Orijinal adından da anlaşılacağı gibi kendinde kendini eleştiren bir film de diyebiliriz bu nedenle Marinetti’nin 1909’da yayımladığı Fütürizm Bildirisi filmin konumunun anlaşılması açısından kesinlikle okunmalı. “Body horror” tekdüzeliğinden bağımsız, terminolojik olarak tazeleneyim, bütün-parça ilişkisini benzerlik olmadan düşüneyim ya da çağsal hiper özgün bir kinaye göreyim derseniz bu filmi izleyin.

Karşıt çağrışımların, soyutlamanın, dokundurmanın ve kültür tiksintisinin teşhis sanatıyla arşa erdiği bir film. İnsanın çevreyle, mekanla, eşyayla ilişkisine ve hakikat sonrası çağa balıklama atlarken filmin retoriğinde dibe çakılmamak gerek. Geleceğin suçları “yeni” olabilir mi? Her şey yeni. Ahlak yeni. Organlar yeni. Hormonlar yeni. Beslenme yeni. Besin yeni. Ulusal kurumlar yeni ve tabii suç yeni. Kısaca film yeni- bir film mi acaba? Aynı isimde yani Crimes of the Future isminde David Cronenberg’in 1970 yılında çekmiş olduğu konusu başka bir film daha var çünkü. Yönetmenin yeni filmine eski filminin adını vermesi sizce tesadüf mü, böyle bir saçmalık olamayacağına göre David Cronenberg bu ismi yeni filmine vererek fütürizmi kökünden sökercesine eleştirdiğini gösterir. Filmin ana kahramanı Saul Tenser kimdir? Sadece Hızlandırılmış Evrim Sendromu’nun bir parçası olarak vücudunun içinde sanki bitki gibi yeni organlar yetiştiren bir adam mı?

Saul ismi size ne çağrıştırıyor? Bana bir peygamberi hatırlattı, İsrailoğullarının Kral Saul’unu. Peki, Saul Tenser n’apıyor? Kendini eski besin, uyku ve acı zincirinden kopararak bedeninde oluşan yeni hormon ve organları dışarıya yeni insanlığa sergiliyor. “İnsanın içindeki güzellik” söylemiyle alay edercesine içindeki yeni tümörsü organları ulusal organ tescil dairesine onaylatmak için götürüyor ve üzerine dövme yaptırarak performansını bir sanat gösterisiyle bütün yeni insanlığa sergiliyor. Geleneksel Sanat ve güzellik kavramları artık arzulanabilir değil dolayısıyla performansın orijinalliği fütüristik bulunsa da fütürizm de eski olduğu için filme fütüristik demek çok anlamsız. Saul kendi deyimiyle bir iç manzara sanatçısıdır. İçsel yaratımların kaydını tutar, onları dövmelerle arşivler. Artık arzulanabilir olan tek şey açık olmaktır. “Açık olmaya duyulan arzu: yeni çıplaklık.” Acının ortadan kalktığı uyuşturulmuş insanlar için.

“Vücutta gelişen bir tümör nasıl sanat olarak kabul edilebilir? Duygusal şekillendirme nerede? Tüm sanatların temeli olan felsefi anlayış nerede?

-Niyette .”

Kısacası Saul Tenser yeni toplum veya yeni topluluklar üzerinde etkili oluyor anahtar kelime yeni, hatta ondan önce bunu yapan yok en azından filmin sonuna kadar herkes böyle sanıyor. O bir ilk. O bir arketip aynı zamanda. Dışlanmışların, tanrı, toplum ve tarih tarafından kabul edilmemişlerin de simgesi, tıpkı İsrailoğullarının Saul’u gibi. Siyah bir pelerinin ardında yaşıyor, filmin karanlık ışıklandırması, güneşsiz gölgelerin hakimiyeti ve metalik sarı siyah atmosfer her şeyi plastik distopik bir lezzete eviriyor. 1999 yılında çıkan “eXistenZ” filminde yönetmenin kullanmış olduğu canlı mikroçiplere benzer joysticklerin yerinde Crimes of the Future’da da yine aynı materyallerden olduğu düşündürülen canlı mama sandalyesi ve canlı böcek kabuğu yatak gibi araçlar 1999’a gönderme yapıyor. İnsanı, eXistenZ’de video oyunlarında kontrol eden canlı Joysticklerdi filmi hatırlarsanız… Crimes of the Future’da da Canlı mama sandalyesine bağlanarak besin alan yeni insan, dinlenmek için de canlı bir kumanda yatağa ihtiyaç duyuyor elbette. “Yeni hayat yazılımı” eşsiz bir yeni slogan.

Filmlerdeki küçük oyunlar, araçlar ya da eşyalar üzerinden birbirine bağlanmış olduğu için birini tam olarak anlamak için diğerinin de izlenmesi gerek. Göze çarpan başka isimler “Timlin” ve “Caprice.”  Timlin, dolgu anlamında kullanılmış olabilir mi? Günümüz estetik savaşları dünyasında oldukça popüler olan bir uygulama “dolgu” yaptırmak ve Caprice… Geçici hevesleri imliyor gibi. Ve tazı (Wippet) yeninin daima çok önceden kokusunu alır.

Caprice ve Saul’un izleyici için eski romantik ilişkileri, araya giren ya da dahil olan bir dolguyla (Timlin) yerini tamamen yeni romantizm algısına bırakır. Bu dolguya bazı söylemler de eklenir. Otopsi yapmak-açmak eylemi erotik bir eylem olarak filmde yer bulur zira ameliyat da öyle. Tenser Organları denen bir sanat anlayışı hâkim ve sanatın ortaya çıkmasına yardım eden Caprice, alnında dolgudan üçlü ay simgesini taşımaya başladıktan sonra Timlin’in ötesinde gerçek bir kadına dönüşür. Hangi kadın dolguların ötesinde kendini gerçekleştiriyor ki? Bu sembol aynı zamanda ayın üç fazını temsil eder, üç tanrıçayı ve dişiliğin üçlü yönünü. Artemis, Selene, Hekate sırasıyla sağlık, yaratıcılık ve bilgelik. Zaten film boyunca da karakterin bunları temsil ettiğini görürüz. Erkek ve kadının birbirine muhtaçlığı bağlamında kadının bütünsel doğasına erişmesi dolayısıyla feminist ötesi bir duruş ancak feminist de denemez; çünkü filme göre o da eski bir kavram olarak kalıyor.

Acı eşiğinin yok olması politik şiddetin dozunu arttırır, insan kendiyle olan savaşında, bedenine karşı açtığı savaşta sınırsızdır. Enfeksiyon ortadan kalkmıştır örneğin. Masa üstü ameliyatı halkın içinde yapılmaktadır. Saul kendi içinde yeni organlar üretip onları aldırmaktadır. Yeni organların hepsi dövmelenmektedir. Bu iç manzara sergisi bir performans sanatıdır. İşlevi bilinmeyen yeni organlar takip edilebilir olsunlar diye dövmelenmektedir. Neo- organlar genetik olarak bir çocuğa aktarıldığında artık doğan şeyin bir insan olmayacağının tescil dövmesiyle ispatlanması ve bunun performans sanatı adı altında ortaya çıkartılmasında suçlu kim olabilir? Yeni suçu, yeni ahlak yasası mı tanımlayacaktır?

Filmin en başında plastik yiyen ve yenmeyecek her maddeyi yiyebilen çocuğunu boğarak öldüren anne mi? Onun bir yaratık olduğunu düşündüğü için onu öldürmüş ve cesedini babasına bırakarak teslim olmuş anne… Baba mı? Saul ve Caprice’den çocuğunun otopsisini yapmalarını isteyen baba... Bir cesedi halka açmak onlara biraz fazla gelse de yine de bunu kabul eden ikili Saul ve Caprice mi? Sonuç itibariyle çocuğun içi açılır ve yeni organların türediği hatta onların dövmelenmiş olduğu görülür. Yoksa dövmeleri yapan ulusal tescil dairesi mi suçlu kimdir daha da önemlisi yeni suç nasıl tanımlanacaktır? Otopsi halka açık yapıldığı için herkes şoke olur.  Babasından aldığı gen aktarımıyla plastikleri işleyebilen bir sindirim sistemine sahip tamamen farklı ilk çocuktur, ancak ona artık bir insan diyebilir miyiz?   

En etkileyici sahnelerden biri de ağzı ve gözleri kılçık gibi iplerle dikilmiş başka bir performans sanatçısının bütün bedenine eklenmiş kesik binlerce kulakla dans etmesiydi.

Görmeyi bırakmanın vakti geldi, konuşmayı bırakmanın vakti geldi, dinleme vakti geldi.”  

DAHA SONRA

Derin yükseklerde bulurum seni. Orasıdır ki, pürüzsüz olan batar, keskin olan kesmez. Sol elinde tutarsın halkayı. Ben, sağ elimde tutarım halkayı. Kimse görmez zinciri. Oysa bu halkalar zincirin en uçlarıdır.

Başlangıç.

Son.

S: 59 Sesler, Wassily  Kandinsky

(Film prömiyerini 2022 Cannes Film Festivali’nde yaptı ve burada Altın Palmiye için yarıştı ve altı dakika ayakta alkışlandı.)

Ana Sayfa | Film Arşivi | Gelecek Program | Haberler | Gişe Raporu | Köşe Yazıları

Mesafeli Satış Sözleşmesi | Teslimat ve İade Şartları | Gizlilik Politikası

© Antrakt Sinema Gazetesi | Tüm Hakları Saklıdır